İzlanda’nın kuzeyinde yer alan adanın ikinci büyük kenti Akureyri, bir fiyordun dibinde konuşlanmış şirin bir mekan. Aynı zamanda İzlanda’nın önemli bir limanı ve ticaret merkezi.
Toplam nüfusu yaklaşık 18 bin. Tarihte ilk olarak buraya yerleşen 1602’de Danimarkalılar olmuş.
Akureyri önemli bir kış sporları merkezi. Kuzey kutup dairesi buradan sadece 100 kilometre kuzeyde bulunuyor. Bu yüzden Reykjavik’e göre kışlar biraz daha sert geçiyor.
Akureyri’de araba kiralamayı düşündüğümüz için, buraya Rejkjavik’ten otobüsle ulaştık. Otobüs Mjodd terminalinden saat 9.00’da kalktı. Reykjavik-Akureyri arası 385 kilometre. Otobüs bu mesafeyi molalar dahil 6 saatte alıyor. Bogarnes’e kadar hep deniz kıyısını takip ediyor. Daha sonra ise içeriye giriyor. Kıyıdan içeri girdiğinde doğa daha bir güzelleşiyor; ama yine de dün gezdiğimiz adanın güney kıyısının güzelliğinin burada olmadığını söyleyebilirim. Kısa boylu çam ağaçları, küçük şelaleler, küçük tek katlı evler, hayvan yemi balyaları yolda gözlemlediklerimden bazılarıydı.
Akureyri’ye yaklaştığımızda yüksek karlı dağlar güzel manzaralar sunmaya başlamıştı. Kente varışımızla birlikte kalacağımız Garun Akureyri Guesthouse’a yerleştik ve ardından bu küçük kenti keşfe çıktık.
Akureyri’ye Nasıl Ulaşılır :
Reykjavik’ten Akureyri’ye ulaşmanın birkaç yolu var. Bunlardan birincisi, Reykjavik’te yerel uçuşların yapıldığı havalimanından pervaneli bir uçağa binerek 45 dakikalık bir uçuşla Akureyri’ye ulaşmak.
Bir diğeri araç kiralayarak yol üzerindeki yerleri geze geze, Ring Road kullanıp Akureyri’ye ulaşmak. Bu şekilde adanın tüm çevresini dolaşmanız mümkün.
Bir de bizim yaptığımız gibi, Reykjavik’in Mjodd terminalinden otobüse binerek, 6 saatlik bir süre sonunda Akureyri’ye varmak. 2014 yılında gittiğimizde otobüs için kişi başı 7700 ISK yani 50 Euro ödemiştik. Buraya 57 nolu otobüs gidiyor.
Akureyri’de Yeme – İçme :
Akureyri’ye yolu düşenlere kesinlikle Bautinn adlı restoranı öneririm. İzlandalıların çok tercih ettiği bir yer olduğu için, zaman zaman önünde kuyruk olabiliyor. Biz gerek yemeklerin lezzetinden, gerek servisinden, gerekse güler yüzlü personelinden çok memnun kaldık. Burada herkesin damak tadına uygun yemekler bulması mümkün. Et ve balık çeşitleri, pizza, burger, makarna, salata, çorba gibi… Bir de başka restoranlarda rastlamadığım bir uygulama var. Et ya da balık tercih edenler, çorba, salata ve meyveden ücretsiz faydalanabiliyor.
Et yemekleri 25 Euro ve üstü, makarna ve pizzalar ise 15 Euro civarındaydı. Yemek fiyatlarının oldukça yüksek olduğu görülse de, sonuçta İzlanda’nın Avrupa’nın en pahalı bir ülkelerinin başında geldiğini unutmamak lazım.
Bunun dışında Strikid ve Rub 23 kentin şık ve beğenilen restoranları.
Akureyri’nin Çevresinde Gezilecek Yerler :
Akureyri’de konaklayarak, buradan hareketle İzlanda’nın kuzeyinde birçok yeri gezebilirsiniz. Bunun için ya organize bir tura iştirak etmeniz, ya da bir araç kiralamanız gerekir. Biz burada araç kiralamayı tercih ettik ve Iceland Car adlı firmayla anlaştık. İki gün boyunca birçok yere girip çıktık ve toplam 650 km yol yaptık.
Akureyri’ye gelip buradan tura katılmak isteyenler, Saga Travel ile bağlantı kurabilirler. Bu firma Kuzey İzlanda’da tur düzenleyen, araç kiralayan en iyi seyahat acentelerinden biri.
Özellikle “Diamond Circle Tour” programı oldukça zengin ve İzlanda’nın kuzeyinde görülmesi gereken yerleri içine alıyor. Programda Myvatn Lake – Dettifoss Şelalesi – Asbyrgi Kanyonu – Namaskard (kaynayan çamurlar) ve Godafoss Şelalesi gibi yerler var. Zaten biz de iki gün boyunca bu yerleri gezdik. Hem daha rahat, hem de daha az masraflı oldu.
* Godafoss Şelalesi :
Sabah kiraladığımız araçla yola koyulduk. Önce Akureyri’den 49 km uzaklıktaki Godafoss Şelalesi’nden güne başlamanın uygun olacağını düşündük. Kahvaltımızı da şelalenin hemen yanındaki tesiste yaptık. Şelalenin sesi buraya kadar ulaşıyordu. Gürül gürül akan bir şelaleydi.
Godafoss, “tanrıların şelalesi” anlamına geliyor. Oldukça geniş bir şelale. Bulunduğu alan tamamen volkanik. Bu yüzden manzarası diğer şelalelerden farklı; özellikle de geçen gün tur sırasında gördüğümüz Skogafoss ve Seljalanfoss’tan. Şelale buzul nehri Skjalfandafljot üzerinde bulunuyor.
* Myvatn Gölü :
Godafoss şelalesinden sonra, Myvatn Gölü’ne doğru hareket ettik. Buradan 38 km mesafedeydi. Önce gölü tepeden seyrettik. Manzara çok güzeldi. Daha sonra aşağıya inip göle doğru yürüdük.
Myvatn İzlanda’nın 37 km2 lik alanıyla 4.üncü büyük gölü. Deniz seviyesinden 277 metre yükseklikte yer alıyor. Aslında pek derin bir göl değil; maksimum derinlik 4 metreye ulaşıyor.
Göl aktif volkan alanında yer alıyor. Gölün çevresi ise gerçekten görülmeye değer manzaralarla dolu. Bu yöre zengin kuş çeşidi ve bitki örtüsüyle özellikle doğa sevenlerin ilgisini çekiyor. Söylenildiğine göre, bu göl 23 çeşit ördeğin de üreme ve yaşam yeriymiş.
Reykjahlid, Myvatn Gölü kıyısındaki 385 kişinin yaşadığı küçük bir yerleşim. Burada süpermarket, banka, postane, sağlık merkezi, jeotermal havuz gibi birçok şeyi bulmak mümkün.
* Namaskard :
Volkanik taşların bulunduğu Dimmuborgir’de yediğimiz öğle yemeği sonrası Namaskard’a yani kaynayan çamurların bulunduğu ilginç yere devam ettik.
Burası hayatımda ilk kez gördüğüm ve etkilendiğim çok farklı bir yerdi. Kendimi farklı bir gezegendeymiş gibi hissettim. Yalnız buradaki çürük yumurta kokusu insanı rahatsız edebilecek cinsten. Kesif bir kükürt kokusu her tarafı kaplıyor. Eşim ve kızım dayanamayarak buradan erken ayrıldılar. Ben bir süre daha kalıp kaynayan çamur havuzlarının etrafında dolaştım. Her taraftan dumanlar çıkıyordu.
* Dettifos Şelalesi :
Sıra İzlanda’nın en büyük şelalesi Dettifoss’a gelmişti. Bulunduğunuz yere 44 km mesafedeki şelaleye doğru yola çıktık. Aracımızı otoparka bıraktık sonra, 10-15 dakikalık bir yürüyüşle şelaleye ulaştık. Gerçekten muazzamdı, çok etkileyiciydi. Söylenildiğine göre burası sadece İzlanda’nın değil, Avrupa’nın en güçlü şelalesi imiş. 44 metre derinliğe düşen bu şelale muhteşem bir görsel şölen sunuyordu. Şelalenin akışını uzun uzun seyrettim.
Dettifoss Şelalesi, “Jökulsa a Fjöllum” nehri üzerinde yer alıyor. Bu nehir Vatnajökull Buzul’undan akıp geliyor. Akarken de Kuzey İzlanda’daki geniş alandan çay, dere, kaynak sularını topluyor. Ortalama akan su miktarı saniyede 193 m3. Ama nehrin taşması, kabarması gibi durumlarda akıntı miktarı saniyede 600 m3 buluyor.
* Askja Caldera :
NASA’nın Apollo 11 astronotlarına (Neil Armstrong ve ekibi) aya yapacakları uçuş öncesi antreman yaptırdığı ilginç bir mekan. Burada bir de Krafla Caldera volkanı patlaması sonucu oluşmuş bir krater gölü olan Viti bulunuyor. Hatırlıyorum da buraya ulaşmak için bir hayli yürümüştük.
* Hüsavik :
Bir sonraki günümüzde Akureyri’ye 92 km mesafede bulunan Hüsevik’e doğru yola çıktık. Hüsavik İzlanda’nın en şirin balıkçı kasabalarından biri. Adanın kuzeyindeki bu pitoresk liman kasabasının nüfusu yaklaşık 2205 kişiden oluşuyor.
Hüsavik’in anlamı “House Bay” yani Koy Evi. Kasaba Skjalfandi koyunun doğu kıyısında yer alıyor. İlk kez 870 yılında İsveçli Viking Gardar Svavarsson buraya yerleşmiş. Aynı zamanda İzlanda’nın denizden etrafını dolaşarak buranın bir ada olduğunu keşfeden ilk insan olmuş.
İzlanda kıyı şeridindeki birçok kent ve kasaba gibi, Hüsavik’te de balıkçılık kentin gelişiminde can alıcı bir rol oynamış. Bunun dışında halkı tarım ve çiftçilikle uğraşıyor. Son yıllarda ise turizm önemli bir gelişme göstermiş. Yılda ortalama 170 bin turistin bu kasabayı ziyaret ettiği söyleniyor. Turistler özellikle buraya balina gözlemi için geliyorlar. Burası Avrupa’nın Balina Gözlem başkenti olarak biliniyor. Zaten bizim de buraya uğrama amacımız esas olarak buydu.
Kasabaya vardığımızda önce Balina Gözlem turuna katılmak için, buranın en iyi acentesi olan North Sailing’i tercih edip biletlerimizi aldık. Bu turlar 15 Mayıs -15 Eylül tarihlerinde yapılıyormuş. Havaların nispeten güzel olduğu ve balina görme şansının fazla olduğu bir dönem. Günde birkaç kez tur yapılıyordu. 8.30’da başlayan turlar saat 20.00’ye kadar devam ediyordu. Tur süresi ise 3 saat. Bize uygun olan saat 13.30’daki tura kaydımızı yaptırdık. Sonrasında büyükçe bir balıkçı teknesiyle denize açıldık. Tur sırasında “puffin” adı verilen deniz papağanlarından bolca gördük. İnsanlardan çok korkan bu hayvanlar, en ufak bir seste örneğin tekne yaklaştığında ürküp kaçıyorlardı. Rehberimizin bahsettiğine göre, insanlar onları öldürmeye başladığından beri insanlardan korkuyorlarmış. Adanın tümünde günümüzde 6-8 milyon arası puffinin yaşadığı sanılıyor.
Zaman ilerledikçe heyecanım artıyordu. Acaba balina görebilecek miydim. Binlerce insan buraya okyanusun bu tatlı devlerini görmek için geliyordu. Ama bu bir şans meselesiydi. Bazen tur sırasında tek bir balinaya bile rastlanmadığı oluyormuş. Sonunda uzaktan da olsa birkaç kez balina görme şansımız oldu. Ama bu cüsseli hayvanlar o kadar hızlıydı ki; çıkıp dalması bir oluyordu. Yağ gibi denizin içinde kayıyorlardı. Bir de nereden ve ne zaman suyun üstüne çıkacağını kestiremiyordun.
Üç saat sonunda limana dönmüştük. Uzaktan ve saniyelerle ölçülen bir sürede olsa, dünyanın bu en büyük memelisini görmekten ve bu tura çıkmış olmaktan keyif almıştık. Önce limanın karşısındaki ahşap masaların olduğu salaş bir lokantada fish & cips yiyerek karnımızı doyurduk. Daha sonra kasabada bir tur attık. Limanın karşısında 1907 yılında inşa edilmiş mimarisi güzel olan bir kilise vardı. Bu kilise Hüsavik’in sembolüymüş.
Hüsavik gerçekten hoş bir kasabaydı. Evlerin mimarisini beğendim. Biraz ara sokaklarında dolaştıktan ve Balina Müzesini de gezdikten sonra, Asbrygi Kanyonu’na doğru devam ettik. Yalnız gezmek isteyenler için, burada Keşif Müzesi – Denizcilik Müzesi – Doğa Tarihi Müzesi ve Museum House gibi başka ilginç müzeler de var. Bizim vaktimiz sınırlı olduğundan, sadece balinalar hakkında her türlü bilgiyi edinebileceğimiz Balina Müzesini gezmekle yetindik.
*Asbrygi Kanyonu :
At nalı şeklindeki bu kanyon zengin florası ile dikkat çekiyor. Vatnajökull Milli Parkının bir bölümünü oluşturuyor. 3,5 km uzunluğundaki bu kanyon İzlanda’nın en büyüleyici yerlerinden biri. Bu kanyon son Buzul Çağından sonra oluşmuş.
Kanyona geldiğimizde yağmur başlamıştı. Kanyonu yağmur altında gezmek zorunda kaldık. Bu yüzden sadece bir kısmını dolaşabildik.