Senegal’in başkenti Dakar’ın ismini ilk kez Fransa’dayken, üniversiteye devam ettiğim yıllarda duymuştum. Bu şehir her yıl düzenlenen ve bir çeşit yol dışı dayanıklılık yarışması olan Paris-Dakar rallisi ile ün kazanmıştı. Ne yazık ki bu heyecan dolu yarışmanın organizasyonuna 2007’de son verildi. Duyduğuma göre yeniden start alması gündemdeymiş.
Dakar, ülkenin bağımsızlığını kazanması ardından, 20 mayıs 1960 tarihinde başkent ilan edilmiş. Bugün de ülkenin siyasi, ekonomik, ticari ve kültürel yönlerden en gelişmiş ve en önemli şehri. Şehirde görülmesi gereken cami, kilise, saray gibi önemli yapılar, müzeler ve anıtlar bulunmaktadır. Sandaga ve Kermel Market gibi pazar yerlerini de dolaşabilirsiniz. Gezmek için bir tam günün yeterli olacağını düşündüğüm şehirde, görülmesi gereken en önemli yerleri ziyaret etme imkanını buldum. Bir yerden bir yere ulaşmak için bazen taksi kullanmak zorunda kaldım. Ortalama bir mesafe için 1500-2000 CAF (2-3 Euro) civarında bir para ödeniyor. Yalnız taksiye binmeden, ödeyeceğiniz ücreti mutlaka pazarlık ederek konuşun.
* Büyük Cami :
Fas stilindeki cami 1964 yılında inşa edilmiş. Mimarisi bana yıllar önce Fas’ın Kazablanka şehrinde gezdiğim 2.Hasan Camini hatırlattı.
* Devlet Başkanlığı Sarayı :
Bu güzel kolonyal bina 20 yüzyılın başlarında Batı Afrika’daki Fransız devleti valisinin rezidansı imiş. Senegal’in bağımsızlığını kazanması ardından, Senegal devlet başkanının rezidansı olmuş. Fotoğraf çekerken dikkatli olmak gerekiyor. Gezim sırasında kapıdaki üniformalı askerle fotoğraf çektirirken, bir polisin uyarısıyla karşılaştım.
* Afrika Rönesans Anıtı :
Şehir merkezinin biraz dışında, sahil yolunun ilerisindeki Mamelles tepesinde yer alan, 52 metre yüksekliğindeki bu bronz anıt, 2010 yılında, Senegal’in bağımsızlığının 50.inci yıl dönümü günü açılmış. Anıta 192 basamak tırmanarak erişiliyor. Çok anlamlı olan bu anıt, yeniden doğmuş özgür Afrika’yı sembolize ediyor. Anıt Kuzey Kore Devleti tarafından 12 milyar CFA harcanarak yapılmış. Oranın rehberiyle içini gezip bilgi aldım. Asansörle çıktığım 15. inci kattan güzel bir Dakar manzarası hakim. Yalnız havanın o gün puslu olması fotoğraf çekmemi engelledi.
* Thedore – Monod Müzesi :
Kentte birçok müze var. Ama bunlar içinde en önemlisi, güzel bir bahçe içinde yer alan ve müzenin ilk müdürü Theodore Monod’un ismini taşıyan müze. Afrika kıtasındaki bu tip müzelerin en eskisi. Müze, Afrika kültürünü, geleneklerini yansıtan ve Batı Afrika’nın diğer ülkelerinden de gelmiş birçok değerli objeyi barındırıyor. Pazartesi hariç, her gün açık.
* Katedral :
1929’da açılışı yapılmış olan kentin katedrali, iki çan kulesi ve kubbesiyle sade bir yapı.
Dakar’da Yeme – İçme :
Dakar’da güzel yemek yiyebileceğiniz birçok restoran var. Benim ilk akşamki seçimim, kaldığım otelin restoranı olan Farid oldu. Sahibi Lübnanlı olan bu şık restoranın menüsünde köfte, et, makarna ve salata çeşitleri gibi bilindik yemekler vardı.
Öğle yemeği için önerim, yerel yemeklerin ağırlıkta olduğu ve yemek fiyatları çok uygun olan Chez Loutcha adlı lokanta. Şehir merkezindeki bu lokantada balık tercih ettim. Hafif acılı soğanlı bir sosla servis ediliyor.
Lezzetli yemek yiyebileceğiniz bir diğer restoran, kentin ana caddelerinden Avenue de la Republique üzerindeki Cafe de Rome. Sigara içenler ya da içmeyenler için iki bölümü var. Bu oldukça büyük ve şık restoranda ana yemek fiyatları 6500-10000 arası değişiyor. Özellikle et ve köfteleri çok lezzetli; yanında birçok yemekte olduğu gibi pilav, kızarmış patates ya da pişmiş sebze tercih edebilirsiniz.
Bir diğer seçenek Le Lagon I. Dakar’ın deniz ürünleri konusundaki en iyi restoranlarından biri. Bunun yanı sıra et yemekleri de var. Yalnız fiyatları diğer yerlere kıyasla oldukça yüksek. Deniz kıyısındaki bu mekana yemek yemek için değil, akşamüstü soğuk bir şeyler içip, biraz keyif yapmak için gittim.