Yunanistan, kendimi evimdeymiş gibi iyi hissettiğim ülkelerin başında gelir. Sanıyorum bu benim kökenimle de ilişkili. Ne de olsa anne tarafım Kavala, Drama, baba tarafım ise Girit ve Sakız adalarından gelme. 1924’deki mübadele sonrası bir kısmı Çeşme’ye, bir kısmı da İzmir’e göç etmiş.

Bu güzel ülkeye ilk gelişimi hatırlıyorum, 1997 yılıydı. O yıl başta başkent Atina olmak üzere, Selanik, Kavala, İskeçe, Gümülcine gibi kentleri gezme fırsatı bulmuştum. Sonraki yıllarda Rodos, Kos, Mikenos, Santorini, Girit, Sakız, Midilli gibi Yunan Adaları’na gidip geldim. Bu sene ise yeniden Yunanistan’a bir dönüş yaptım. Temmuz ayında Atina ve Selanik gezilerine, daha önce gezme fırsatı bulamadığım Meteora ile Hydra Adası’nı ekledim. Atina ve Selanik’de bazı görmediğim ya da görüp de beğendiğim tarihi yerleri yeniden gezme fırsatını buldum. Kızıma da Atatürk’ün doğduğu evi göstermeyi çok arzuluyordum. Bunu da böylece gerçekleştirmiş oldum.

 

Burada daha önceki seyahatlerimden değil de, güncel bilgiler ışığında bu ülkeye yaptığım son seyahatimden bahsetmek istiyorum. Bundan önce özellikle adalara yaptığım seyahatlerimden hep memnun kalmış, keyifli zaman geçirmiştim. Yunanistan’ın turizm anlayışı, turistlere gösterdikleri ilgi ve güleryüz beni her zaman etkilemişti. Bugüne kadar 99 ülke gezmiş ve bazılarına da defalarca gitme fırsatı bulmuş bir gezgin olarak, Yunanistan’ın dünyada turizmi en iyi bilen ülkelerden biri olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Sanırım bu konuda kapı komşumuz Yunanistan’dan alacağımız bazı dersler var.

 Genel Bilgiler   :
 *Yunanistan’ın nüfusu yaklaşık 10,5 milyon.
 *Ülkenin yüzölçümü 131.444 km2
 *Ülkenin başkenti Atina. Çevresiyle birlikte yaklaşık 4 milyon nüfusa sahip.
 *Ülkenin resmi dini Hıristiyan Ortodoks.
*Ülkenin resmi dili Yunanca. Eğer İngilizce konuşuyorsanız Yunanistan’da zorluk yaşamazsınız. Çünkü birçok kişi İngilizce   konuşup, anlıyor.
*Para Birimi Euro.
*Türkiye ile saat farkı bulunmuyor.
 *Ülkeye girişte Türk vatandaşlarından Schengen Vizesi isteniyor. Pasaportunuzda başka bir ülkeden alınmış geçerli bir   Schengen vizeniz varsa, Yunanistan’a girişte sorun yok. Ama eğer yoksa ve bu ülkeye ilk kez gidecekseniz vizenizi   Yunanistan’dan almanızı öneririm. Bir de bu ülkeden daha uzun süreli vize alma şansınız bazı ülkelere göre daha yüksektir.   Eğer benim gibi İzmir’de yaşıyorsanız, Yunan Başkonsosluluğu İzmir’de bulunduğu için vizenizi daha kısa sürede   alabilirsiniz.Vize için bulunduğunuz şehirdeki VFS ofisine başvurmanız gerekiyor.

 Yunanistan’a Ne Zaman Gidilir   :

İzmir gibi tipik Akdeniz ikliminin hüküm sürdüğü Yunanistan’a gitmek için en iyi dönem Nisan-Mayıs ve Eylül-Ekim gibi bahar aylarıdır. Yaz ayları ise çok sıcak geçer. Ama Yunan Adaları’na gidip denizden faydalanacaksanız, yaz aylarını tercih edebilirsiniz. Buna karşın Atina, Selanik gibi kentlerde hissedilen sıcak ve yüksek nem oranı gezmenizi zorlaştırır. Öğleden sonranın ilk saatlerinde birçok Yunanlı gibi siesta yaparak ve şehri gezme işini sabahın ilk saatleriyle, akşamüstüne bırakarak idare edebilirsiniz.

 Yunanistan’a Nasıl Gidilir  :

Ben İzmir’de yaşadığım için, buradan Atina’ya haftanın belli günleri direk uçan Aegean Air firmasını tercih ettim. Böylece İstanbul’da aktarma yapmadan hemen hemen 45 dakikalık bir sürede Atina’ya ulaştım. Dönüşü ise Selanik’den İstanbul aktarmalı olarak THY ile yaptım. Bu iki firmanın yanı sıra Pegasus Havayolları’nın da Atina’ya İstanbul’dan direk seferi var. Rodos, Kos, Midilli, Samos, Sakız gibi Yunan Adaları’na ulaşmak için ise feribot seferlerinden yararlanabilirsiniz.

 Yunan Ekonomisi  :

Yunanistan’ın en büyük gelir kaynağı turizm. Özellikle yazın Yunan Adaları başta olmak üzere çok fazla turist çeker bu ülke. Turizmin önemi ve getirisinin farkında olan Yunanistan’da turistlere çok fazla ilgi gösterilir. Gittiğiniz otellerde, restoranlarda, kafelerde ve diğer mekanlarda bunu hissedersiniz.

Ülkenin dörtte üçünün dağlık olmasından dolayı, ülkenin verimli toprakları azdır. Buna rağmen tarım Yunan ekonomisinde önemli bir yer tutar. Zeytin, tütün, pamuk, üzüm başta olmak üzere çeşitli sebze ve meyveler yetiştirilmektedir. Midilli Adası’nda gördüğüm zeytin ağaçlarının yoğunluğu beni hayrete düşürmüştü. Sonuçta Yunanistan İspanya ve İtalya’nın ardından dünyanın üçüncü büyük zeytin ve zeytinyağı üreticisi durumunda. Ayrıca balıkçılık da çok gelişmiş durumda.

Yunan Mutfağı   :

Yunan mutfağı Türk mutfağıyla büyük benzerlikler taşır. Ne de olsa iki komşu ülke halkı asırlar boyu içi içe yaşamış ve sonuçta birbirlerinden etkilenmişler. Türkiye’deki yemeklerin aynılarını Yunanistan’da da buluyoruz. Bu yüzden bu ülkeye giden Türkler yemek konusunda hiçbir sıkıntı çekmiyor. Aynı damak tadını burada da buluyorlar. Yalnız tek fark Yunanistan’da domuz etinin de yenmesi. Örneğin Souvlaki, bir Yunan spesialitesi ve bizim şiş kebabın bir benzeri. Yalnız onlar bunu hazırlarken domuz ya da tavuk eti kullanıyorlar. Tabii bunun yanı sıra dana etiyle de hazırlanmış çeşitli kebapları var.

Özellikle Yunan adaları deniz ürünleri konusunda çok iyi. Son gidişimde Rodos’da yediğim ahtapot, kalamar ve deniz ürünlü makarnanın tadı hala damağımda. Gerçekten bu konuda çok başarılılar. Ayrıca mezeleri de çok lezzetli. Tabii burada restoran seçimi de önemli.

Otellerde yapılan kahvaltılarda, diğer Avrupa ülkelerindekilere nazaran daha fazla çeşit bulabiliyorsunuz. Örneğin beyaz peynir, zeytin, domates gibi bizim kahvaltıda yemeyi arzu ettiğimiz şeyleri.

İçki konusunda da benzerlikler var. Onlar da tadı rakıya benzeyen Uzo içmeyi çok seviyorlar; özellikle de balık restoranlarında. Bira ve şarap da yemeklerde çok tercih edilen içkilerden.
Türk Kahvesi orada Yunan Kahvesi olarak biliniyor. Aynı şekilde hazırlanıp, sunuluyor. Yanında her zaman bir bardak su ile servis ediliyor.
Bir de yazın sıcak günlerinde çok hoşuma giden bir uygulama da, her gittiğimiz kafe ve barda bir bardak ya da bir sürahi soğuk suyu masamıza ücretsiz olarak getirmeleriydi.

Write A Comment

error: