Ertesi gün sabah saat 09.30’da Nairobi’deki tam gün sürecek şehir turumuza başladık. Gerek rehberimiz Salim, gerekse şöförümüz Franco gayet güzel İngilizce konuşuyorlardı. Ayrıca Salim çok iyi Fransızca biliyordu. Daha ilk günden itibaren aramızda çok iyi bir uyum sağlanmıştı. Tabii bu turun devamı için önemliydi. Sonuçta bu insanlarla tam altı gün birlikte zaman geçirecektik.

Kenya’nın başkenti Nairobi bugün itibariyle yaklaşık 3,3 milyon insanın yaşadığı büyük bir şehir. 1899’da kurulmuş olan Nairobi, 1905 yılında Mombasa’nın yerine başkent statüsünü almış. Deniz seviyesinden yüksekliğin 1661 metreye ulaştığı şehirde özellikle sabah ve akşam saatlerinde yoğun bir trafik oluyor. Söylenildiğine göre, şehirde zaman zaman hırsızlık, gasp, şiddet olaylarına rastlanıyormuş. Bu yüzden gece sokaklarda dolaşmanın tehlikeli olduğu ve ülkede bir güvenlik sorununun yaşandığı belirtiliyor.

Nairobi pek güzel bir kent değil. Öyle görkemli yapılar yok. Bazı kolonyal binalar dışında, Parlamento, Belediye Sarayı, Kenyatta Konferans Merkezi, Kenya Üniversitesi, Katedral gibi yapılar var. Biz de şehirde kısa bir panoramik  tur yaparak bunları gördük. Bugünkü gezimizin ana kısmını ise, şehrin biraz dışında kalan üç yer teşkil ediyordu. Bunlar David Sheldrick Wildlife Trust, Langata Giraffe Center ve Karen Blixen’in Müze Evi idi. Bebek fillerin beslenme saatine yetişebilmek için, önce merkezden 40 dakika mesafedeki Filler Yetimhanesi’ne hareket ettik.

*David Sheldrick Wildlife Trust  :

Filler Yetimhanesi olarak bilinen bu merkez, şehir merkezinden yaklaşık 20 km uzaklıkta. Araçla hemen hemen 40 dakika sürüyor. 1977’de Daphne Sheldrick tarafından Tsavo Milli Parkı kaçak avcılarına karşı kocasının yaptığı mücadele anısına kurulmuş. Anne ve babaları ölmüş olan bebek filler toplanarak buraya getirilmiş.

Filler Yetimhane’sinde bakıcılar bebek filleri beslemeye tam saat 11.00’de başlıyor ve bu işlem bir saat sürüyor. Onlara biberonla süt içiriyorlar. Filler beslenme saati geldiğinde büyük bir istekle bakıcılarına doğru koşturmaya başlıyorlar. Küçük filler öylesine şirin ki, özellikle çocuklar onları seyrederken kendilerinden geçiyorlar. Daha sonra bir yetkili İngilizce olarak filleri tek tek tanıtarak, onların buraya getiriliş hikayesini anlatıyor. Her filin ayrı bir hikayesi var.
kenya - kenya-1.jpg kenya - kenya2.jpg*Langata Giraffe Centre  :

“Carnivore” adlı restoranda yediğimiz öğle yemeği ardından, Zürafa Merkezi’ne gittik. Burada yaklaşık bir saat kaldık. Herkes gibi biz de ellerimizdeki yemlerle zürafaları besledik. Bol bol fotoğraf çektik. Eğlenceli ve keyifliydi.
kenya - kenya3.jpg*Karen Blixen’in Müze Evi  :

Turun son bölümünde sırada, “Out of Africa” filminden hatırlayacağımız, Danimarkalı yazar Karen Blixen’in evi vardı. Evin çevresi yemyeşil bir araziyle kaplıydı. Bu civarda zenginlerin villaları yer alıyordu.

Ev ilk kez 1912 yılında bir İsveçli tarafından inşa ettirilmiş. Karen Blixen ise buraya 1917’de yerleşmiş. Aşık olduğu bu bölgede kahve üretmeye başlamış. 1931 yılında ise buradan ayrılmış. Sonrasında ev açık arttırmayla satılmış. Zaman içinde hemen hemen tüm mobilyalarını kaybetmesine rağmen, yapısını ve dekorunu korumayı başarmış. Ardından Danimarka devleti evi satın almış. Sonrasında ise Kenya Milli Müzesi’ne bırakmış. Günümüzde bu ev müze olarak gezilebiliyor.

Bilindiği gibi 1985 yılında çevrilen ve başrollerini Meryl Streep ile Robert Redford’un oynadığı “Out of Africa” adlı film, Karen Blixen’in hayatını konu alıyordu. Kenya’da büyük bir çiftliği olan Karen, çıkar evliliği yaptığı kocası ile gerçek aşkı arasında kalıyordu. Filmde bu evin sadece dışını görmüştük. Çünkü iç kısımdaki sahneler başka bir evde çevrilmişti.
kenya - kenya-4.jpgNairobi’de Yeme – İçme  :

Nairobi’de yemek yemek için tek bir gününüz varsa, bence seçiminizin Carnivore restoran olması gerekir. Bu restoran gerçekten özel bir yer. Et seviyorsanız, bu konuda Kenya’daki en iyisi olduğunu söyleyebilirim. Burada sığır, dana, koyun, tavuk, timsah, devekuşu, ceylan, domuz gibi çeşitli etleri deneyebilirsiniz. Etler kömür ateşinde pişiriliyor ve şişte getirilip masada tabaklarınıza servis ediliyor. Burada menü almak zorundasınız, sistem böyle. Aldığınız menüde karışık etlerin dışında, önden çorba ve sonradan tatlı, kahve ya da çay ikramı da var.

Öğlen menü fiyatı kişi başı 3400 KSH (2017’de 34 USD) idi. Akşam ise bundan biraz daha yüksek bir ücret talep ediliyor. Aslında fiyat biraz yüksek ama hoş bir mekanda yenen lezzetli etleri ve özen gösterilen servisi düşünecek olursak, kesinlikle buna değiyor.

Write A Comment

error: