Ertesi gün Kandy’nın yaklaşık 77 km güneyinde yer alan Nuwara Eliya’ya doğru yola çıktık.

Burası 1900 metreye varan rakımla, Sri Lanka’nın en yüksek kenti. Geceleri diğer yerlere göre daha serin oluyor ve daha fazla yağmur alıyor. Gerek iklim koşulları, gerekse toprak yapısı, burada çay üretimine imkan vermiş. Tıpkı bizim Doğu Karadeniz bölgesi gibi, teraslar halinde çok sayıda çay ekim alanına sahip bu bölge. Dünyanın en iyi çayının üretildiği yerlerden birisi.

Gezimiz sırasında teraslar halinde uzanan yemyeşil çay ekim alanlarını ve çay toplayan kadınları gördük. Daha sonra Nuwara Eliya’da bir çay fabrikası ziyareti gerçekleştirdik. Çayın hangi aşamalardan geçtiğini gözlemledik. Daha önce birçok kez rehberlik yaptığım Karadeniz turları sırasında da birçok kez çay fabrikalarını gezmiştim. Ama yine de benim için farklı bir deneyim oldu.

Nuwara Eliya çevresinde iki tane de şelale bulunuyor. Merkeze yaklaşık 22 km mesafedeki Sinclair ve Devon şelalelerini gördük.

Nuwara Eliya’nın en eski oteli 1909 yılında İngilizler tarafından inşa edilmiş Grand Hotel. Biz ise bir gecelik konaklamayı her yerde olduğu gibi yine yarım pansiyon olarak Araliya Gren Hill Hotel’de yaptık. Yeşillikler içinde, şehir merkezine beş dakika yürüme mesafesinde manzarası güzel bir oteldi.

srilanka - 39.jpg srilanka - 40.jpg

Ella Treni    :

Sabah kahvaltısı sonrası Nuwara Eliya’nın merkezine 9 kilometre mesafedeki “Nanu Oya”tren istasyonuna gittik. Buradan trenle Ella’ya gidecektik. Dinesh ise aynı yolu arabayla yapıp, bizi Ella’daki  tren istasyonunda karşılayacaktı. Burada amaç çok güzel manzaralar eşliğinde bir tren yolculuğu yapmaktı.Tren istasyona tam 35 dakika gecikmeyle geldi. Bu durum Sri Lanka gibi gelişmişlik düzeyi düşük bir ülke için gayet normal. Zaten tren istasyonu gibi, demiryolları da İngilizler tarafından 142 yıl kadar önce yapılmış. Trende kullanılan ahşap malzeme de İngiltere’den gelmiş. O dönemde Nuwara Eliya’daki çayın Colombo’daki limana sevkiyatı bu trenle yapılıyormuş.

Tren eskide olsa da, yemyeşil bir doğayı kucaklayan manzaralar eşliğinde yaptığımız bu tren yolculuğundan keyif aldığımızı söyleyebilirim.

srilanka - 41.jpg

Ella’ya vardığımızda Dinesh istasyonda bizi bekliyordu. Aracımızla doğruca Ella’ya 8 kilometre mesafedeki Demodara kasabasına gittik. Burada İngiliz hakimiyetindeki kolonyal dönemden kalma çok güzel bir köprüyü görecektik. Aracımızdan indikten sonra, köprüye varana kadar doğanın içinde kısa bir yürüyüş yaptık. Vardığımızda umduğumdan çok daha güzel bir manzarayla karşılaştım. Nine Arch Bridge adlı dokuz kemerli köprü yemyeşil bir doğanın ortasında müthiş bir görsellik sunuyordu. 91 metre uzunluğundaki köprünün, yerden yüksekliği 24 metre olup, yapımında sadece taş, tuğla ve çimento kullanılmış. Köprü fotoğraflarımızı çektikten sonra, Kandy-Ella arasında sefer yapan treni beklemeye başladık. Amacım treni köprüden tam geçerken görüntülemekti. Ama Demodara istasyonundan geçecek olan tren yine gecikince ve hava da kararmaya başlayınca, oradan ayrılmak zorunda kaldık. Yala Milli Parkı istikametinde devam ederek, Tissamaharama mevkiindeki The Safari Hotel’e yerleştik.

srilanka - 42.jpg

 Yala Milli Parkı :

Otelimiz Sri Lanka’nın güneydoğusunda yer alan Yala Milli Parkı’na araçla 20 dakikalık bir mesafedeydi. Sabah saat 05.00’de milli parka hareket ettik. Milli park saat 6.00’da açılıyordu. Böylece biletimizi alıp, tam saatinde giriş yapmış olduk.

Safarilere sabah erken çıkmak önemlidir; çünkü daha fazla hayvan görme şansınız artar. Burası Sri Lanka’nın en çok ziyaret edilen ve en fazla hayvan görme imkanı olan milli parkı.

Tabii Tanzanya, Kenya ve Güney Afrika’daki milli parklarla kıyaslanamaz ama yine de bazı hayvanları görebileceğiniz bir yer. Bir kere burası çok sayıda filin yaşam alanı. Bunun yanı sıra yaban domuzu, bufalo, geyik, antilop, tavuskuşu, değişik cins kuşlar, timsah, magus denen firavun faresi ve leopar gibi hayvanlar bulunuyor. Birçok hayvanı görmemize rağmen,  leoparı sadece çok uzaktan görmekle yetindik. Kendisini çok iyi kamufle edebilen bu hayvan, milli parklarda en zor görülebilen hayvanların başında geliyor.

Mirissa   :

Yala Milli Parkı’ndan döndükten sonra, öğle saatine doğru otelimizden ayrıldık. Önce Yala’daki iki dagobayı (stupa) ziyaret ettik. Daha sonra ise yol üzerinde bir yoğurtçunun önünde kısa bir mola verdik. Bu bölgenin ballı yoğurdu çok meşhurmuş. Son derece doğal, hiçbir katkı maddesi bulunmayan lezzetli yoğurdu balla karıştırarak yedik. Gerçekten tadı nefisti. Buraya yolu düşen herkese ballı yoğurdu tatmasını öneririm. Hatta o kadar çok beğendik ki; toprak kap içindeki bir kase yoğurdu satın alıp otele götürdük ve akşam da yedik.

Seyhatimizin Colombo’ya kadar kalan kısmında artık kıyı şeridini takip edecektik. Sahil kasabalarından Mirissa’ya kadar devam ettik. Mirissa Plajı’nda braz dolaştık. Aslında tam denize girilecek sıcak bir hava vardı ama zamanımız yoktu. Lavazza Cafe’de oturup birer kahve içtikten sonra, bir diğer sahil kasabası Unawatuna’ya devam ettik. Buradaki otelimiz Calamander Unawatuna Beach, önünde uzun bir kumsalı olan güzel bir otel.

srilanka - 43.jpg*Mirissa’da Balina Turu  :

Ertesi gün sabah saat 05.45’te otelden balina turuna katılmak için Mirissa’ya hareket ettik. Yol yarım saat kadar sürüyor. Tekneler Mirissa’dan saat 7.00’de hareket ediyorlar. Yukarı katta yerimizi alıp can yeleklerimizi giydikten sonra, teknemiz Hint Okyanusu’na açıldı  Yaklaşık 2 saatlik zaman diliminde balina görememiştik. Sadece iki deniz kaplumbağası görmekle yetinmiştik. Ama sonrasında balinanın biraz ilerimizde olduğu haberi geldi. Bizimle birlikte yola çıkan diğer iki firmanın teknesini de o yöne hareket etti. Oldukça büyük bir balina teknenin farklı noktalarından çıkıp, hemen yine dalıyordu. Rehberin söylediğine göre bu, Hint Okyanusu’nda çok görülen mavi balinaymış.  Balinanın tam çıktığı anda fotoğrafını çekebilmek hiç te kolay değil. Çünkü sıkça yer değiştirdiği için hem nereden çıkacağını kestiremiyorsunuz, hem de çıktığı gibi yine aynı hızla dalışa geçiyor. Sonunda 4,5 saat süren turumuz bitip limana döndüğümüzde, en azından balinayı bir kez olsun görme şansını bulmuştuk.

srilanka - Mirissa-Balina-turu-1.jpg srilanka - Mirissa-Balina-Turu-2.jpg

Balina turu sonrası, öğle yemeği için birkaç kilometre ötedeki sahil kasabası Weligama‘ya geldik. Dün akşamüstü buradan geçerken sahildeki balık tezgahına bir göz atmıştık. Bugün geldiğimizde buradaki balıkçıdan bir kilo karides, bir mavi yengeç ve bir de büyük red snipper satın aldık. Bunlar için ödediğimiz rakam 22 USD gibi çok uygun bir fiyattı. Hemen yan taraftaki balık pişiricisinde yine çok uygun bir fiyata bunları pişirtip, kumsalda bize hazırlanan büyük bir ahşap masada afiyetle yedik. Gerçekten son zamanlarda bu kadar lezzetli bir balık ve deniz ürünü yememiştik. Önce balığı suda biraz pişirip, daha sonra sarmısaklı limonlu bir sosla kızartmışlardı. Karidesler de sosluydu. Böylesine salaş bir yerde, denize karşı kurulan sofrada, kalabalık ve gürültüden uzak yemek yemek, hele bir de yedikleriniz lezzetliyse büyük keyif. Weligama’daki Fish Point adlı bu mekanı buraya yolu düşenlere kesinlikle öneririm.

srilanka - Fish-Point.jpg

Write A Comment

error: