Seyşeller’deki ilk durağımız ülkenin ikinci büyük adası olan Praslin oldu. Yaklaşık 7 bin kişinin yaşadığı adanın yüzölçümü 38 km2. Ada 1744 yılında Fransız kaşif Lazare Picault tarafından keşfedilmiş. Keşfedildiği ilk zamanlarda Araplar ve Korsanlar tarafından kullanılan ada, şu anda dünyanın en önemli turizm noktalarından biri.

Mahé Adası’na 45 km mesafedeki bu adaya, saat 9.00’da kalkan Cat Cocos hızlı ferry ile hemen hemen 1 saat 10 dakika gibi bir sürede ulaştık. Hava biraz rüzgarlı olunca, açık deniz olduğundan katamaran bir hayli sarstı. Varışta araç kiraladığımız Capricorn Car Rental firmasının yetkilisi bayan Meggie bizi karşıladı. Kiraladığımız Hyundai i 10 marka aracımızla, üç gün boyunca konaklayacağımız “Chalets Anse Possession” adlı tesise doğru yola çıktık. Anse Possession sahildeki yerleşim yerinin ve plajın adı. Feribot iskelesine araçla hemen hemen 15 dakika mesafede.

Plajın karşısında yer alan tesise geldiğimizde ev sahibi bayan Geraldine tarafından çok iyi karşılandık. Kendisi çok sevimli, güler yüzlü biri. Büyük bir bahçe içindeki, şale denen tek katlı 4 evini turistlere kiralıyor. Her şale, iki yatak odası, bir banyo, bir büyükçe mutfak ve bir de oturma alanından oluşuyor. Bir de önünde geniş bir terası var. Gayet konforlu; her şey en ince noktasına kadar düşünülmüş. Aracımızı rahatça park edebileceğimiz büyük bir bahçenin olması da bizim için çok iyi oldu. Ayrıca adanın en güzel plajı Anse Lazio’ya araçla sadece 10-15 dakika mesafede.

seyseller - 1.jpg

Anse Possession’da aslında deniz ve manzara gayet güzel. Ama insanların çok tercih ettiği plajlardan biri değil burası. Biz geldiğimizde plajda sadece bir iki kişiyi görebildik. Sahil bomboştu.

seyseller - 2.jpg

seyseller - 3.jpg*Anse Volbert     :

Anse Possession’da denize girmeyi düşünmeyince, yönümüzü buraya en yakın olan Anse Volbert’e çevirdik. Arabayla 5-7 dakikalık bir mesafede. Praslin Adası’nın da en popüler sahillerinden biri burası. Bembeyaz kumuyla upuzun bir kumsalı var. Burada yüzmek güvenli. Ayrıca su sporları için elverişli bir mekan.

Anse Volbert’i tercih etmemizin bir nedeni de, bu sahilde çok sayıda otel ve restoranın bulunmasıydı. Öğle yemeğini plajın karşısındaki “La Pirogue” adlı restoranda yedik.

seyseller - 4.jpg

*Anse Lazio    :

Anse Volbert’ten sonra bir başka plaja, adanın en güzel plajı kabul edilen Anse Lazio’ya gidiyoruz. Buradan yaklaşık 15 dakika mesafede. Yer yer inişli çıkışlı, dar ve biraz da virajlı bir yolu takip ediyoruz. Etraf yemyeşil. Çok fazla araç olmadığından, böylesine güzel manzaralar eşliğinde araba kullanmaktan keyif alıyorsunuz. Yolun sonunda Anse Lazio plajına ulaşılıyor. Aracımızı park ettiğimiz yerde kaplumbağaların bulunduğu bir alan var. Yarın gideceğimiz kaplumbağalarıyla ünlü Curieuse Adası’nda bunlardan fazlasıyla  göreceğimiz için burada fazla oyalanmıyoruz.

Plaja adım attığımız anda ise karşılaştığımız manzara muhteşem. Yemyeşil tepelerle çevrili bembeyaz bir kumsal ve onun önünde uzanan mavinin çeşitli tonlarına bürünmüş bir deniz. İnsana kendini cennette hissettiren, nefes kesen bir manzara. Ünlü seyahat dergilerince burasının neden dünyanın en güzel plajları arasında gösterildiğini şimdi daha iyi anlıyordum. Denizin rengi ve berraklığı insanı adeta kışkırtıyor. Anse Lazio aynı zamanda şnorkelle yüzmek isteyenler için de son derece elverişli bir plaj.

Bir de bu plajın bakir kalmayı başararak, doğallığını kaybetmemiş olduğunu gördüm. Arkadaki bir restoranın dışında, gözle görünen en ufak bir tesis yoktu. İnsan sayısı ise daha önce bulunduğum plajlara nazaran çok azdı. Hele özellikle son gün sabahın erken saatlerinde geldiğimizde, tek tük birkaç kişinin bulunduğu bir plajda denize girmek bizim için büyük bir keyif oldu. Kısacası üç gün boyunca farklı saatlerde geldiğimiz bu plajın ve denizin tadını alabildiğine çıkardık.

seyseller - 5.jpg

seyseller - 6.jpgseyseller - 8.jpg*Curieuse İsland   :

Bir sonraki günkü programa Curieuse Adası’nı almıştım. Praslin’in kuzey kıyısına yaklaşık 1,5 km mesafedeki bu granit adası, 1833-1965 yılları arasında cüzamlı hastaların kolonisiymiş. Bugün ise burası dev Aldabra kaplumbağalarıyla ünlü. Ayrıca buradaki Laraie koyunda yüzebilir, şnorkel yapabilirsiniz.

Buraya günlük tur yapan şirketler var. Biz adaya gelebilmek için, konakladığımız Chalet Anse Possession’un önerdiği bir tekne sahibinden yarım günlük öğle yemeği dahil tur aldık. Kişi başı 50 USD ödedik.

Sabah saat 9.00’da Anse Possession’a beş dakika mesafedeki Anse Boudin’den kalkan tekneyle 20 dakikada adaya ulaştık. Burası milli park kapsamında olduğu için, adaya geldiğinizde devlete ödenen bir vergi var;  kişi 200 SCR (12,5 euro kadar). Bir çeşit adaya ayak bastı parası olarak sizden alınıyor.

Adaya çıktığımızda ilk karşılaştığımız bu sevimli dev kaplumbağalar oluyor. Her yerde serbestçe geziniyorlar. İnsanlara çok alışkınlar. Onları sevebilir, taze yapraklarla besleyebilir ve fotoğraf çektirebilirsiniz. Bu kadar çok dev kaplumbağayı ilk kez bir arada görüyordum. Burası bir kaplumbağa üretme çiftliği gibi. Bir özel alan da yavru kaplumbağalara ayrılmış.

Kaplumbağalardan ayrılmak kolay olmuyor. Sonrasında adanın diğer tarafındaki Anse José plajına, doğanın içinde keyifli bir yürüyüş yaparak yaklaşık 45 dakikada ulaşıyoruz. Plajda  denize girip serinledikten sonra, biraz ötede bizi tekneyle getiren iki gencin hazırladığı tavuk ve çeşitli etlerden oluşan barbekü, bu keyifli geçen turun güzel bir finali oluyor. Tabii bu adaya gelenlerin, zamanında cüzamlı hastaları burada tedavi eden ve bugün küçük bir tarih müzesini barındıran doktorun evini de ziyaret etmesini öneririm.

Bir de tam gün tur yapanlar var. Bu tura Praslin’in diğer tarafındaki Cousin Adası ile şnorkel için önerilen küçük St.Pierre Adası da dahil ediliyor. O zaman kişi başı fiyat yaklaşık 65-70 USD civarında oluyor.

seyseller - 9.jpg

seyseller - 10.jpg*Anse Georgette    :

Öğleden sonramızı, Praslin Adası’nın en güzel köşelerinden biri olan Anse Georgette’e ayırmıştık. Yolu biraz daha uzak. Anse Possession’dan arabayla yaklaşık 35-40 dakikada ulaşılıyor. Yalnız bu plaja her gün sınırlı sayıda kişi kabul ediliyor. Öncelik buradaki Constance Lemuria adlı lüks rezort otelin müşterilerine ait. Bu yüzden en az iki üç gün öncesinden Constance Lemuria’dan rezervasyon yaptırmak şart. Plaja aynı tesisin ana kapısından geçtikten sonra, golf sahaları ve yapay göletlerin bulunduğu yemyeşil geniş bir bahçelik alanı yaklaşık 20 dakikalık bir yürümeyle geride bıraktıktan sonra ulaşılıyor. Tekneyle de plaja ulaşım var.

Burası bembeyaz kumu ve manzarasıyla güzel bir plaj. Yalnız yüzmek için çok güvenli değil; özellikle havanın biraz bozuk olup, denizin dalgalı olduğu zamanlarda. Sular birden yükselip alçalıyor.

Bir de bu plajda evlenen çiftlere rastlanıyor. Günümüzde plajda evlenmek bir gelenek halini almış. Biz oradayken bir İspanyol çiftin evlilik töreni vardı.

seyseller - 12.jpg
seyseller - 13.jpg

*Vallée de Mai     :

Praslin Adası’ndaki gezilecek yerlerden biri de, Anse Georgette plajına giden yol üzerinde bulunan Valle de Mai. Burası çok değişik bitki ve ağaçların bulunduğu tropikal bir orman. UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Vallée de Mai, aynı zamanda ülkenin en çok turist çeken yerlerinden biri. Bu bakir vadinin en büyük özelliği ise, Praslin’e özgü olan “Coco de Mer” (denizde yetişen hindistan cevizi) palmiyelerinden binlercesini barındırması. Bunların yaşları 200-400 yıl arası değişiyor. Bu palmiyelere yuvarlak hatlı hindistan cevizlerinin şeklinden dolayı “erotik” deniyor.
Bir de burada nesli tükenmekte olan ve buraya özgü bir kuş türü olan Siyah Papağan var. Yalnız söylenen o ki, siyah papağını görmek bir hayli zormuş. Eğer şansınız varsa görebilirsiniz.
Vallée de Mai saat 08.00-17.00 arası ziyaret edilebiliyor. Giriş Ücreti 350 SCR.
Biz zamanımız olmadığı için buraya gidemedik. Zamanı daha çok plajlarda değerlendirmek istedik. Ama görülmesi gereken yerlerden biri olduğunu söyleyebilirim. Bir de buraya alternatif olarak sunulan ama etabı daha zorlu olan Fond Ferdinad var. Giriş ücreti daha düşük, 125 SCR.

Praslin Adası’nda Yeme – İçme  :

İki gece üst üste yemek yediğimiz La Goulue adındaki restoranı kesinlikle öneririm. Burası belki de adada kalite-fiyat dengesi en iyi olan ve yemekleri de gayet lezzetli olan restoranların başında geliyor. Büyükçe bir terası olan restoran Anse Volbert’te yani konakladığımız Anse Possession’a arabayla beş dakika mesafede. Yemekler damak tadımıza uygun; Kreol mutfağı,

damak tadımıza uygun yerel lezzetler. Ana yemek fiyatları ortalama 150-200 SCR arası değişiyor. Sadece restoran kalabalık olduğunda servis için bazen 30 dakika civarında beklemek gerekiyor. Yer bulabilmek için önceden rezervasyon yaptırmanız önerilir.

Adadaki diğer alternatifler olarak Tante Mami ile birlikte, ilk gün öğlen yemek yediğimiz La Pirogue adlı restoranları söyleyebilirim.

Write A Comment

error: