Sabah rehberim Dinesh ile birlikte otelden saat 6.30’da hareket ettik. Bugünkü programımızda Sigiriya kentindeki “Rock Fortress” yani Kaya Kale vardı. Kilometrelerce uzaktan çıplak gözle görülebilen yaklaşık 200 metre yükseklikteki bu volkanik kayaya tırmanacaktık. Eşimle kızım bu tırmanışı göze alamadıkları için bize katılmadılar. Bu etkileyici kale, 1982 yılından beri UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesinde yer alıyor.

Yarım saat sonra, tam bilet gişesinin açılacağı saat 7.00’de oradaydık. Bizden başka birkaç turist grubu daha vardı. Dinesh sabah erkenden kaleye tırmanmanın iyi olacağını söylemişti; çünkü ilerleyen saatlerde hem çok sıcak, hem de kalabalık oluyormuş. Bu da tabii ki kaleye çıkışı zorlaştırıyor. İkinci bir seçenek te gün batımına doğru kaleye çıkmak.

Sigiriya’ya giriş ücreti olarak 4200 Rupi yani 30 USD ödedim. Daha sonra büyük bahçeden geçerek, yaklaşık 1200 dik basamakla çıkılabilen kaleye tırmanmaya başladık. Önce kök boyayla yapılmış ve hala güzelliklerini koruyan duvar resimlerini gördük. Ne yazık ki doğa koşulları ve tahribattan dolayı günümüze çok azı ulaşabilmişti. Ardından tırmanışa devam ederek en tepeye ulaştık. Burada kalenin kalıntıları ile karşılaştık. Geriye fazla bir şey kalmamıştı ama çok güzel bir manzara gözler önüne seriliyordu.

Sigiriya, tarihi 1600 yıl öncesine giden bir şehir. Bu eski şehirde çok sayıda tapınak bulunmaktadır. Hikayesi ise şöyledir buradaki kale-sarayın. MS.477-495 yılları arasında hüküm süren Anuradhapura kralı Dhatusena’nın oğlu Kashyapa, babası ve kardeşini öldürerek çok arzu ettiği iktidarı ele geçirir ve sonrasında çok büyük bir kayanın üstündeki platformda bir saray yaptırır. Sarayın inşası yedi yıl sürer. Sonrasında burada sadece 11 yıl yaşamını sürdürebilir; çünkü sarayında huzur bulamaz. Bunun üzerine günahlarından arınmak ve Budanın kendisini affetmesi için birçok tapınak yaptırır. Kendisinin sarayı terk etmesinin ardından buraya keşişler yerleşir. Bu kaya günümüzde “aslan kaya” diye anılıyor. Kayanın ismi de, kaleye çıkan merdivenlerin başında yer alan birer aslan pençesinden geliyor.

Geri dönerken hem sıcak, hem de kalabalık iyice artmıştı. Özellikle Çinli turist gruplarının yoğunluğu dikkat çekiyordu.

srilanka - 14.jpg srilanka - 15.jpg

* Habarana’da Fillere Binme  :

Günün öğle yemeğine kadar olan ikinci etabında Habarana’daki otelimizden kısa sürede ulaştığımız göl kıyısındaki yeşil ve sulak bir alanda fillere binerek, yaklaşık 45 dakika süren bir tur yaptık. Çok zevkli ve eğlenceliydi.

Sri Lanka, küçük bir ada ülkesi olmasına rağmen, burada Hindistan’dan bile daha fazla fil var. Bu kadar çok filin bulunduğu bu ülkede, fillerle dolaşma önemli aktivitelerden bir tanesi. Sri Lanka’yı ziyaret edeceklere kesinlikle öneririm.

srilanka - 16.jpg

* Dambulla’daki Mağara Tapınaklar  :

Öğleden sonra, Habarana’nın biraz güneyinde kalan Dambulla’ya geçtik. Burada 1991’den beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Altın Tapınak başta olmak üzere mağara tapınakları görecektik. Dambulla, beş mağaradan oluşan bir kompleks. Tavan ve duvarları resimlerle kaplı bu mağaralarda Buda’nın 150’den fazla tasviri yer alıyor. Buradaki mağaralarda yer alan heykel ve duvar resimlerinin fotoğraflarını çekmek serbest.

340 metre yükseklikteki beş mağaranın girişine geldiğimizde, çevrenin doğal güzelliği gerçekten insana yorgunluğunu unutturuyor. Çevrede çok sayıda maymun dolaşıyordu. Bunlar yiyecek kapmak için fırsat kolluyorlardı.

Bu arada eskiden Dambulla’ya giriş ücretli imiş. Biz gelmeden iki hafta önce kaldırmışlar.  Aslında bu iyi oldu; çünkü ben de ören yerlerine giriş ücretlerinin oldukça yüksek olduğunu düşünüyordum.

srilanka - 18.jpg srilanka - 19.jpg srilanka - 17.jpg

Write A Comment

error: