Adadaki ilk iki günümüzü, adanın tarihi ve kültürel merkezi olan başkent Stone Town’a ayırmıştık. Oteldeki kahvaltı sonrası, zaman kaybetmeden kenti keşfe çıktık. Stone Town’un dolambaçlı daracık sokaklarında bir süre dolaştık. Buradaki tarihi yapıların, taş evlerin pek çoğu 19. yüzyılda inşa edilmişti. Özellikle evlerin ahşap oyma kapıları dikkatimizi çekti. Bazıları o kadar güzeldi ki, sanki bir sanat eseriydi. Bazı kapılar restore edilmişken, bazıları hala geçmişin izlerini taşıyordu. Söylenildiğine göre Zanzibarlıların Umman ve Dubai’de birçok akrabası yaşıyormuş. Onların gerekli parayı temin etmesiyle, 1995’teki ekonomik liberalleşme rüzgarı sayesinde, 19. yüzyılda zengin tüccarlar tarafından inşa ettirilmiş evlerin bir kısmı restore edilerek kurtarılmış. Bazı evler ise otel ve restoranlara dönüşmüş. Ama ne yazık ki fakirliğe ve zamana yenik düşüp yıpranmış olan yapılar da mevcut. Günümüzde UNESCO’nun mali yardımıyla bazıları yeniden ayağa kaldırılmaya çalışılıyor.

Zanzibar - 1.jpg

Zanzibar - 2.jpg

Zanzibar - 4.jpg Zanzibar - 4A.jpg

Rengarenk giysileriyle dikkat çeken Müslüman kadınların hepsinin başları örtülüydü.  Fotoğraflarını çekmek istediğimde, yüzlerini kapatarak tepki gösteriyorlardı. Bu yüzden bazılarının fotoğrafını uzaktan zum yaparak çaktırmadan çekmek zorunda kaldım.

Zanzibar - 3.jpg Zanzibar - 3A.jpg

Stone Town’da Gezilecek Yerler :

 House of Wonders (Harikalar Evi)

 Kentin merkezindeki bu görkemli yapı, 1870-1888 yılları arasında hüküm sürmüş Umman Sultanı Bargash’ın rezidansıymış. Stone Town’un bu en büyük yapısı 1883’te denizin karşısında inşa edilmiş. Bir özelliği de, Zanzibar’da elektrik bağlanan ilk ev olmasıdır. Günümüzde Tarih ve Kültür Müzesi olarak hizmet veriyor.

Zanzibar - 5.jpg

Fort Arab (Arap Kalesi) :

Portekizliler’den sonra adanın hakimi olan Ummanlı Araplar, 1698-1701 yılları arasında buradaki Portekiz kilisesini yıkıp, bu kaleyi inşa ettiler. 19. yüzyılda kale hapishane olarak kullanıldı. Günümüzde ise epey harap durumda.

 Eski Hastane Binası  :

Stone Town’un en etkiliyici yapılarından biri. 1894’de inşa edilen bu güzel tarihi bina İsmaili tarikatından Hintli zengin bir tüccar olan Tharia tarafından inşa ettirilmiş. Kendisi sultanın finansman danışmanıymış ve Zanzibar’da köle ticaretini düzenlermiş. Farklı mimari üslupların karışımı olan bina, nane yeşili rengindeki ahşap oymalı zarif balkonlarıyla dikkat çekiyor. Günümüzde bazı ofisleri barındıran binayı girip ziyaret etmek mümkün. İkinci katında okyanus manzaralı bir kafe de bulunuyor.

Zanzibar - 6.jpg

Anglikan Kilisesi  :

1873’te kaldırılan son büyük köle pazarının olduğu yere inşa edilmiş olan kilise, hüzün veren bir yeri işgal ediyor. Ücretli olarak gezilebilen bu yerde, kilisenin yanı sıra bir diğer binanın bodrum katında kölelerin zincirlenmiş şekilde tutulduğu iki küçük nemli basık odayı, o dönemi anlatan fotoğraf ve açıklamaları görüyorsunuz. Ayrıca kilisenin sağ tarafında insanın içine dokunan, İsveçli Clara Sornas tarafından yapılmış bir heykel grubu var. Burada zincirlerle bağlanmış beş köle bir çukur içinde tasvir edilmiş. Burası Stone Town’da benim en etkilendiğim yer oldu; mutlaka gezilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Zanzibar - 8.jpg Zanzibar - 7.jpg Zanzibar - 9.jpg

Palace Museum   :

Burası Ummanlı sultanların sarayı idi. 1880 yılından iktidarlarının sona erdiği 1964 yılına kadar burada ikamet etmişlerdir. Ummanlı sultanların idaresi altındaki dönemde, fildişi, baharat ve köle ticareti sayesinde, Zanzibar gerek diplomatik, gerekse ekonomik açıdan Doğu Afrika’nın diğer ülkelerinden ileriydi. Saray günümüzde 3 USD karşılığında gezilebilmektedir. Birinci katta Kabul Odası yer almaktadır. Buradaki ahşap verandadan güzel bir deniz manzarası hakimdir. İkinci katta ise sultanların özel daireleri bulunmaktadır.

Zanzibar - 10.jpg Zanzibar - 11.jpg

Bunların dışında Stone Town’da Ağa Han Kültür Merkezi, Pers Hamamları, Peace Memorial Museum görülebilecek diğer yerlerdir.

Stone Town’da Yeme – İçme  :

Bu tarihi kentte kalan kişinin, bir akşamını merkezdeki Frodhani Gardens’a (Night Food Market) ayırmasını öneririm. Her akşam seyyar satıcıların büyük bir lokantaya dönüştürdüğü liman yakınındaki bu park, birkaç yıl önce yenilenerek yürüyüş yolları, aydınlatmalar, oturulacak yerler yapılmış. Çeşitli yiyeceklerin satıldığı buradaki tezgahlardan önce yemek istediklerinizi seçiyorsunuz; daha sonra orada kendinize bir yer bulup yiyiyorsunuz.

Zanzibar - 12.jpg

Zanzibar - 13.jpg

Birçok restoranın menüsünde yer alan balık ve deniz mahsulleri Zanzibar’da çok yeniyor. Genelde ızgara yapılan balık, değişik soslarla hazırlanabiliyor. King fish, marlin, snapper gibi Hint Okyanusu’ndan yakalanan değişik türde lezzetli balıkları var.

Öğle yemeği yediğimiz , Kiponda Street üzerindeki House of Spices’ın gerek yemeklerini gerekse servisini çok başarılı bulduk. Denizi ürünleri ağırlıklı restoranda, siyah marlin balığıyla birlikte karışık denizi ürünleri kızartması tercih ettik. Ana yemek fiyatları 25000 – 30000 TSH arasında değişiyordu. Üzerine yediğimiz tatlıları da beğendik.

Zanzibar - 14.jpg

Stone Town’daki bir diğer önereceğim restoran, New Mkunazini Road adresindeki İtalyan restoranı La Taverna. Pasta ve pizzaları İtalya’yı aratmayacak kadar lezzetli. Fiyatlar 20000 – 22000 TSH civarında.

Mercury’s limanda, deniz kenarında hoş bir mekan. Hafta sonları sahnesinde ağırladığı gruplarla bu adada doğan Queen grubunun efsane solisti Freddie Mercury’nın anısını yaşatıyorlar.

Biz bu bar-restorana iki defa uğradık. İlkinde oturup bir şeyler içtik. Diğerinde ise öğle yemeği yedik. Yemekleri de çok lezzetliydi. Burada yediğim king fish daha önce yediklerimin en iyisiydi. Çalınan müzik te çok hoşumuza gitti.

Eğer gün batımında bir şeyler içip keyif yapmak istiyorsanız, Stone Town’da bu tip mekanlar fazlasıyla var. Bizim de tercih ettiğimiz The Swahili House bunlardan biri. Stone Town’un dar sokaklarından birinde otel olarak hizmet veren bu yerin çatısında restoran ve kafesi bulunuyor. Yukarıdan kenti ve gün batımı manzarasını seyretmek için ideal bir mekan.

Zanzibar - 15.jpg Zanzibar - 16.jpg

Bir de konakladığımız Tembo House Hotel’in yanındaki plajda Livingstone Beach Restaurant var. Yemek yemek için tavsiye etmesem de, gün batımında oturup bir şeyler içmek için ideal bir mekan.
Ananas, mango, papaya, hindistancevizi, muz gibi tropikal meyveler adada çok yeniyor.

Write A Comment

error: