Tag

colombo

Browsing

Başkent Colombo’daki gezimizi son güne bırakmıştık; çünkü burada bir gece konaklayıp, daha sonra Qatar Havayolları ile Doha üzerinden İstanbul’a uçacaktık.

Colombo çevresiyle birlikte yaklaşık 2,5 milyon nüfusa sahip önemli bir liman kenti. Bugün modern yapıların çoğaldığı başkentte Portekiz, Hollanda ve İngiliz mimarisi içiçe. York Street, Church Street, Chatham Street ve Gale Face Green, kentin en önemli işlek caddeleri. Özellikle iş çıkış saatlerinde kentte trafik çok sıkışıyor. Biz de o saatlerde kentte girdiğimizden, bir yerden bir yere ulaşmakta bir hayli zorlandık.

Colombo için yarım gün yeterli. Çünkü çok fazla görülmesi gereken yer yok. Biz de birkaç saatte turumuzu tamamladık.

Colombo’da Gezilecek Yerler  :

* Bağımsızlık Meydanı  :  1948’deki bağımsızlık kutlamalarının yapıldığı meydan.

srilanka - 44.jpg

srilanka - 44A.jpg

 * Belediye Sarayı (Town Hall) : 1927’de inşa edilmiş Beyaz Saray benzeri mimari hoş bir yapı.

srilanka - 45.jpg

 * Eski Parlamento Binası : Kolonyal döneme ait bu yapı günümüzde Finans Bakanlığı olarak hizmet vermektedir.

srilanka - 46.jpg

* Vihara Maha Devi Park  :  Town Hall karşısındaki bu park alanının girişinde oturur vaziyette bir Buda heykeli bulunuyor. İlk Budist rahibe Vihara Maha Devi’nin ismi verilmiş olan bu park, halk arasında Victoria Park olarak biliniyor.

srilanka - 47.jpg

* Pettah  :  Colombo’nun alışveriş caddesi. Ana cadde üzerinde birçok mağaza var. Ayrıca döviz bozdurmak isteyenler için birçok döviz bürosu bulunuyor. Cadde üzerinde 1909’da inşa edilmiş Jami-ul-Alfar Cami bulunuyor.

* Sri Ponnambala Vaneswara  :  1860’lı yıllarda inşa edilmiş Hindu tapınağı.

srilanka - 48.jpg

 * Kale ve Saat Kulesi  :  Kaleye eski bir deniz feneri hakim.

Ertesi sabah Colombo’dan Qatar Havayolları ile Doha üzerinden İstanbul’a uçacaktık. Şöför ve rehberimiz Dinesh ile vedalaştık. Onun da katkılarıyla gayet keyifli bir tur yapmıştık. Güler yüzü, efendiliği ve iyi niyetiyle sevgimizi kazanmıştı.

srilanka - 49.jpg

Ertesi gün Kandy’nın yaklaşık 77 km güneyinde yer alan Nuwara Eliya’ya doğru yola çıktık.

Burası 1900 metreye varan rakımla, Sri Lanka’nın en yüksek kenti. Geceleri diğer yerlere göre daha serin oluyor ve daha fazla yağmur alıyor. Gerek iklim koşulları, gerekse toprak yapısı, burada çay üretimine imkan vermiş. Tıpkı bizim Doğu Karadeniz bölgesi gibi, teraslar halinde çok sayıda çay ekim alanına sahip bu bölge. Dünyanın en iyi çayının üretildiği yerlerden birisi.

Gezimiz sırasında teraslar halinde uzanan yemyeşil çay ekim alanlarını ve çay toplayan kadınları gördük. Daha sonra Nuwara Eliya’da bir çay fabrikası ziyareti gerçekleştirdik. Çayın hangi aşamalardan geçtiğini gözlemledik. Daha önce birçok kez rehberlik yaptığım Karadeniz turları sırasında da birçok kez çay fabrikalarını gezmiştim. Ama yine de benim için farklı bir deneyim oldu.

Nuwara Eliya çevresinde iki tane de şelale bulunuyor. Merkeze yaklaşık 22 km mesafedeki Sinclair ve Devon şelalelerini gördük.

Nuwara Eliya’nın en eski oteli 1909 yılında İngilizler tarafından inşa edilmiş Grand Hotel. Biz ise bir gecelik konaklamayı her yerde olduğu gibi yine yarım pansiyon olarak Araliya Gren Hill Hotel’de yaptık. Yeşillikler içinde, şehir merkezine beş dakika yürüme mesafesinde manzarası güzel bir oteldi.

srilanka - 39.jpg srilanka - 40.jpg

Ella Treni    :

Sabah kahvaltısı sonrası Nuwara Eliya’nın merkezine 9 kilometre mesafedeki “Nanu Oya”tren istasyonuna gittik. Buradan trenle Ella’ya gidecektik. Dinesh ise aynı yolu arabayla yapıp, bizi Ella’daki  tren istasyonunda karşılayacaktı. Burada amaç çok güzel manzaralar eşliğinde bir tren yolculuğu yapmaktı.Tren istasyona tam 35 dakika gecikmeyle geldi. Bu durum Sri Lanka gibi gelişmişlik düzeyi düşük bir ülke için gayet normal. Zaten tren istasyonu gibi, demiryolları da İngilizler tarafından 142 yıl kadar önce yapılmış. Trende kullanılan ahşap malzeme de İngiltere’den gelmiş. O dönemde Nuwara Eliya’daki çayın Colombo’daki limana sevkiyatı bu trenle yapılıyormuş.

Tren eskide olsa da, yemyeşil bir doğayı kucaklayan manzaralar eşliğinde yaptığımız bu tren yolculuğundan keyif aldığımızı söyleyebilirim.

srilanka - 41.jpg

Ella’ya vardığımızda Dinesh istasyonda bizi bekliyordu. Aracımızla doğruca Ella’ya 8 kilometre mesafedeki Demodara kasabasına gittik. Burada İngiliz hakimiyetindeki kolonyal dönemden kalma çok güzel bir köprüyü görecektik. Aracımızdan indikten sonra, köprüye varana kadar doğanın içinde kısa bir yürüyüş yaptık. Vardığımızda umduğumdan çok daha güzel bir manzarayla karşılaştım. Nine Arch Bridge adlı dokuz kemerli köprü yemyeşil bir doğanın ortasında müthiş bir görsellik sunuyordu. 91 metre uzunluğundaki köprünün, yerden yüksekliği 24 metre olup, yapımında sadece taş, tuğla ve çimento kullanılmış. Köprü fotoğraflarımızı çektikten sonra, Kandy-Ella arasında sefer yapan treni beklemeye başladık. Amacım treni köprüden tam geçerken görüntülemekti. Ama Demodara istasyonundan geçecek olan tren yine gecikince ve hava da kararmaya başlayınca, oradan ayrılmak zorunda kaldık. Yala Milli Parkı istikametinde devam ederek, Tissamaharama mevkiindeki The Safari Hotel’e yerleştik.

srilanka - 42.jpg

 Yala Milli Parkı :

Otelimiz Sri Lanka’nın güneydoğusunda yer alan Yala Milli Parkı’na araçla 20 dakikalık bir mesafedeydi. Sabah saat 05.00’de milli parka hareket ettik. Milli park saat 6.00’da açılıyordu. Böylece biletimizi alıp, tam saatinde giriş yapmış olduk.

Safarilere sabah erken çıkmak önemlidir; çünkü daha fazla hayvan görme şansınız artar. Burası Sri Lanka’nın en çok ziyaret edilen ve en fazla hayvan görme imkanı olan milli parkı.

Tabii Tanzanya, Kenya ve Güney Afrika’daki milli parklarla kıyaslanamaz ama yine de bazı hayvanları görebileceğiniz bir yer. Bir kere burası çok sayıda filin yaşam alanı. Bunun yanı sıra yaban domuzu, bufalo, geyik, antilop, tavuskuşu, değişik cins kuşlar, timsah, magus denen firavun faresi ve leopar gibi hayvanlar bulunuyor. Birçok hayvanı görmemize rağmen,  leoparı sadece çok uzaktan görmekle yetindik. Kendisini çok iyi kamufle edebilen bu hayvan, milli parklarda en zor görülebilen hayvanların başında geliyor.

Mirissa   :

Yala Milli Parkı’ndan döndükten sonra, öğle saatine doğru otelimizden ayrıldık. Önce Yala’daki iki dagobayı (stupa) ziyaret ettik. Daha sonra ise yol üzerinde bir yoğurtçunun önünde kısa bir mola verdik. Bu bölgenin ballı yoğurdu çok meşhurmuş. Son derece doğal, hiçbir katkı maddesi bulunmayan lezzetli yoğurdu balla karıştırarak yedik. Gerçekten tadı nefisti. Buraya yolu düşen herkese ballı yoğurdu tatmasını öneririm. Hatta o kadar çok beğendik ki; toprak kap içindeki bir kase yoğurdu satın alıp otele götürdük ve akşam da yedik.

Seyhatimizin Colombo’ya kadar kalan kısmında artık kıyı şeridini takip edecektik. Sahil kasabalarından Mirissa’ya kadar devam ettik. Mirissa Plajı’nda braz dolaştık. Aslında tam denize girilecek sıcak bir hava vardı ama zamanımız yoktu. Lavazza Cafe’de oturup birer kahve içtikten sonra, bir diğer sahil kasabası Unawatuna’ya devam ettik. Buradaki otelimiz Calamander Unawatuna Beach, önünde uzun bir kumsalı olan güzel bir otel.

srilanka - 43.jpg*Mirissa’da Balina Turu  :

Ertesi gün sabah saat 05.45’te otelden balina turuna katılmak için Mirissa’ya hareket ettik. Yol yarım saat kadar sürüyor. Tekneler Mirissa’dan saat 7.00’de hareket ediyorlar. Yukarı katta yerimizi alıp can yeleklerimizi giydikten sonra, teknemiz Hint Okyanusu’na açıldı  Yaklaşık 2 saatlik zaman diliminde balina görememiştik. Sadece iki deniz kaplumbağası görmekle yetinmiştik. Ama sonrasında balinanın biraz ilerimizde olduğu haberi geldi. Bizimle birlikte yola çıkan diğer iki firmanın teknesini de o yöne hareket etti. Oldukça büyük bir balina teknenin farklı noktalarından çıkıp, hemen yine dalıyordu. Rehberin söylediğine göre bu, Hint Okyanusu’nda çok görülen mavi balinaymış.  Balinanın tam çıktığı anda fotoğrafını çekebilmek hiç te kolay değil. Çünkü sıkça yer değiştirdiği için hem nereden çıkacağını kestiremiyorsunuz, hem de çıktığı gibi yine aynı hızla dalışa geçiyor. Sonunda 4,5 saat süren turumuz bitip limana döndüğümüzde, en azından balinayı bir kez olsun görme şansını bulmuştuk.

srilanka - Mirissa-Balina-turu-1.jpg srilanka - Mirissa-Balina-Turu-2.jpg

Balina turu sonrası, öğle yemeği için birkaç kilometre ötedeki sahil kasabası Weligama‘ya geldik. Dün akşamüstü buradan geçerken sahildeki balık tezgahına bir göz atmıştık. Bugün geldiğimizde buradaki balıkçıdan bir kilo karides, bir mavi yengeç ve bir de büyük red snipper satın aldık. Bunlar için ödediğimiz rakam 22 USD gibi çok uygun bir fiyattı. Hemen yan taraftaki balık pişiricisinde yine çok uygun bir fiyata bunları pişirtip, kumsalda bize hazırlanan büyük bir ahşap masada afiyetle yedik. Gerçekten son zamanlarda bu kadar lezzetli bir balık ve deniz ürünü yememiştik. Önce balığı suda biraz pişirip, daha sonra sarmısaklı limonlu bir sosla kızartmışlardı. Karidesler de sosluydu. Böylesine salaş bir yerde, denize karşı kurulan sofrada, kalabalık ve gürültüden uzak yemek yemek, hele bir de yedikleriniz lezzetliyse büyük keyif. Weligama’daki Fish Point adlı bu mekanı buraya yolu düşenlere kesinlikle öneririm.

srilanka - Fish-Point.jpg

Polonnaruwa’dan ayrıldıktan sonra adanın hemen hemen orta kısmında yer alan ve Sri Lanka’nın başkent Colombo’dan sonra ikinci büyük kenti olan Kandy’ye doğru yol almaya başladık. Mesafe olarak çok uzun olmamasına rağmen, yolculuk 3,5 saat kadar tutuyor. Çünkü yol üzerinde çok araç olduğundan fazla hız yapamıyorsunuz. Bir de yol düzgün olmasına rağmen, bazı yerlerde çok viraj olması hızınızın düşmesine neden oluyor.

Sri Lanka krallarının son başkenti olan Kandy, 1988’den beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde. Deniz seviyesinden 528 metre yükseklikteki kent yemyeşil tepelerle çevrili; sanki ormanın içinde kaybolmuş gibi. Şehir yapay bir gölün etrafında konumlanmış. Kandy Gölü, son Sinhale kralı Sri Wickrama Rajasinghe tarafından yapılmış.

Manzaralı güzel bir şehir olan Kandy’nin merkezinde ise tam bir trafik keşmekeşi yaşanıyor. Binlerce tuk tuk, binlerce insan; her yer ayrı bir renk cümbüşü.

srilanka - 29.jpg srilanka - 30.jpg

Buda’nın Diş Tapınağı :

Otele yerleşmeden önce Kandy’nin Budistler için en önemli ve en saygın tapınağı olan Buda’nın Diş Tapınağı’nı (Dalada Maligawa) ziyaret etmeye karar verdik. Bu tapınakta günde üç kez,  5.30-9.30 ve 18.30 saatlerinde “Tevava” adı verilen tören yapılıyor. Bu tören sırasında, Budistlerin dünyadaki en değerli kutsal emanet olarak kabul ettikleri Budanın dişini saklayan altın muhafaza, küçük bir pencereden ziyaretçilere gösteriliyor. Biz de bu törenin son seansını kaçırmamak için acele ediyorduk.

Tapınağa girerken her zaman olduğu gibi ayakkabılarımızı çıkardık. Ayrıca sıkı bir güvenlik kontrolünden geçtik; çünkü Tamillerin 1998’deki bombalı saldırısının dehşeti hala unutulmamıştı. İçeri oldukça kalabalıktı. Ziyaretçilerin çoğu dişin renginden dolayı beyaz giyinmişti. Daha sonra en kutsal emanet olan dişin saklandığı altın muhafazasını görebilmek için herkes gibi sıraya girdik. Yerli halkın dışında başka ülkelerden gelen Budistler de vardı. Kuyruktakiler ellerindeki çiçekleri, açılan küçük pencerenin önüne bırakıyorlardı. Zaman ilerledikçe içerdeki kalabalığın iyice arttığını gözlemledim. Buda’ya gösterilen saygı ve sevgi gerçekten inanılmazdı.

Söylenildiğine göre buradaki diş yılda bir kez sembolik olarak şehirde fil üzerinde  gezdiriliyormuş. Ayrıca yılda bir kez de sembolik olarak temizleniyormuş. Onlara göre Buda’dan geriye kalan tek kutsal emanet bu diş (sağ azı dişi).  Bu yüzden çok büyük öneme sahip.

Tapınak oldukça büyük bir alana yayılmış. Ayrıca içinde konferans salonları, kütüphane, Budist okulu ve müzesi de var. Bir de Buda’nın hayatı ve dişin Kandy’ye getirilmesini konu alan resimlerin bulunduğu salonda görevliler büyük Buda heykeline sırtlarını dönerek fotoğraf çektiren ziyaretçileri çok sert bir şekilde uyarıyordu.

srilanka - 31.jpg srilanka - 32.jpg srilanka - 33.jpg srilanka - 34.jpg

Kandy’deki otelimiz Cinnamon Citadel. Kent merkezine 7 km uzaklıkta, ırmağın yanında, yemyeşil doğanın içinde huzur veren bir mekanBurada iki gece konakladık.

 srilanka - 35.jpg

Pinnawala – Yetim Filler Merkezi  :

 Ertesi gün ilk ziyaret noktamız Pinnawala’daki yetim fillerin barındığı ve korunduğu merkez oldu. Burayı ziyaret için en uygun saat sabah 9.00. 1975’de açılan merkezde 90 civarında terk edilmiş ya da doğada yetim kalmış fil bulunuyormuş. İşte bu filler burada koruma altına alınarak yetkiler tarafından besleniyor, bakımları yapılıyor ve eğitiliyorlar. Fillerin çoğu 2-4 yaşları arasındaki bebek filler.

Buraya geldiğimizde bebek fillerin nasıl biberonla beslendiğine tanıklık ettik. Ayrıca filleri ırmak kıyısında banyo yaparken gözlemledik. Kısacası bu sevimli hayvanlarla çok keyifli ve eğlenceli zaman geçirdik.

srilanka - 36.jpg srilanka - 37.jpg

Kraliyet Botanik Bahçesi   :

Pinnawala’dan ayrıldıktan sonra, günün ikinci ziyaretini Kandy’ye 4 km mesafedeki botanik bahçesiyle yaptık. Söylenildiğine göre burası dünyanın en büyük ve en güzel botanik bahçelerinden biriymiş. İlk kez 1371 yılında kral Wickramabahu III’ün tahta çıkışıyla yapılmaya başlanmış. 1747-1780 yılları arasında kral Kirti Sri Rajasinghe tarafından bir kraliyet bahçesi haline getirilmiş.

Gerçekten botanik bahçesini gezerken bitkilerin, çiçeklerin ve ağaçların çeşitliliğine, bahçenin düzen ve temizliğine hayran kaldım. Orkide bahçesindeki rengarenk orkideler muhteşemdi. Rastladığımız bazı ağaçların kök ve gövdeleri ise çok ilginçti. Kandy’ye gelenlerin mutlaka görmesi gereken güzellikte bir bahçe.

Bahçe her gün 7.30-17.45 arası açık. Giriş ücreti ise 1100 LKR yani 7 USD.  Her yıl burayı ortalama 1,2 milyon kişi ziyaret ediyormuş.

srilanka - 38.jpg

Öğleden sonra Kandy Ulusal Müzesini ziyaret ettik. 18. yüzyıla tarihlenen eski bir saray içinde yer alan müze görmeğe değer koleksiyonlar barındırıyordu. Daha sonra göl kıyısında yürüyüş yaptık. Tepeye çıkıp oradan manzara fotoğrafları çektik.

srilanka - 38-A.jpg

Ertesi gün Habarana’daki otelimizden sabah 7.30’da ayrılıp, 65 kilometre kadar uzaklıktaki Polonnaruwa’ya doğru yola çıktık.  Yol bir saat civarında sürdü. Polonnaruwa, Sri Lanka’nın Anuradhapura’dan sonra, 11 ve 13.ncü yüzyıllar arasında tarihteki ikinci başkenti olmuş. Bu nedenle buradaki eserler Anaradhaura’ya göre daha iyi korunmuş durumda. Yalnız Anaradhapura’daki tapınaklar halen aktifken, Polonnaruwa’dakiler dini fonksiyonlarını kaybetmiş durumda.

Polonnaruwa’da yapılacak tur 4 saat kadar sürüyor. Ören yerine giriş ücreti 3500 Rupi ( 25 USD) . Antik kent çok geniş alana yayıldığı için, gezilecek yerler arasında mesafeler uzun. Bu nedenle ya bir araca, ya da bisiklete gereksinim var.

* Kumara Pokuna   :  Burası iki timsah ağızlı, basamaklı, kanal kıyısında bir havuz. Yağmur suları filtrelendikten sonra bu havuza geliyormuş. Kısacası bu kraliyet havuzunu besleyen bir yer altı kanalizasyon sistemi kurulmuş. Bu nedenle buranın suyu temiz olup, sadece yıkanmak için kullanılıyormuş.

srilanka - 20.jpg

* Vejayanda Pasada  :  Tuğladan inşa edilmiş dönemin Kraliyet Sarayı. Bazı duvarları bugün de halen ayakta. Yedi katlı yapıdan geriye sadece iki kat kalmış. 100 civarında odası olan bu büyük saray yangınla yok olmuş.

srilanka - 21.jpg

* Parakrama Batu Konsey Salonu : Burası önemli kararların alındığı yermiş. Salonun en ucunda kral durur; çevresinde de bakanları sıralanırmış. Buradaki sütunların üzerinde kiremitli bir çatı yer alıyormuş.

Duvarlardaki kabartmalara gelince, alttaki filler dayanıklığı, ortadaki aslanlar gücü, üstteki dansçılar ise muhafızları sembolize etmektedir.

srilanka - 22.jpg

* Diş Tapınağı   :  Polonnaruwa’da görülmesi gereken en önemli yer burası. Oldukça geniş bir alana yayılmış tapınaktaki en güzel kısım Vatadage yani Rölikler Odası. Burası aynı zamanda Polonnaruwa’nın en eski kısmı. Ayakkabılarımızı çıkararak girdiğimiz bu kutsal mekanın girişi güzel bir ay taşı ile süslenmiş ve merdivenlerin iki yanında Hindu stilinde birer muhafız yer alıyor. İç kısımda yuvarlak alanın dört yönüne bakan birer oturan Buda heykeli var. Söylenildiğine göre, Buda’nın dişi, Kandy’den önce burada muhafaza ediliyormuş.

srilanka - 23.jpg

Yine bu tapınak alanında, Gal Pota adı verilen granitten 8,20 metre boyunda, 1,20 metre eninde büyük bir yazılı kaya bulunuyor. Üzerine kazınmış metinlerde budizmin Sri Lanka’ya nasıl girdiği ve Buda’nın dişinin Hindistan’dan nasıl geldiği anlatılmakta.

srilanka - 24.jpg

Bu arada sit alanında dolaşırken, çok sayıda maymunla karşılaştık.

srilanka - 25.jpg

* Lankatilaka   : Aracımızla biraz daha kuzeye doğru çıkıp, 12. yüzyılda kral Parakkrama Bahu tarafından yaptırılmış bu tapınağa ulaşıyoruz. İçi oldukça geniş olan tapınak kral Vijayabahu IV tarafından restore ettirilmiş. Burada en dipte başı kayıp olan18 metrelik bir Buda heykeli yer alıyor.

srilanka - 26.jpg

 * Kalu Gla Vihara :  Polonnaruwa’nın en şaşırtıcı anıtı. Burada granit bir  kayaya oyulmuş dört Buda heykeli yer alıyor.  Bunlar içinde en etkileyici olanı, 15 metre uzunluğundaki yatar vaziyette duran büyük Buda heykeli.

srilanka - 27.jpg

Polonnarawura’nın biraz daha kuzeyinde kalan Tivanka İmage House’a yol bozuk olduğu için gidemedik. Bu arada gezdiğimiz yerlerde öğrenci olan genç Budist rahiplere rastladık.

srilanka - 28.jpg

 Sabah rehberim Dinesh ile birlikte otelden saat 6.30’da hareket ettik. Bugünkü programımızda Sigiriya kentindeki “Rock Fortress” yani Kaya Kale vardı. Kilometrelerce uzaktan çıplak gözle görülebilen yaklaşık 200 metre yükseklikteki bu volkanik kayaya tırmanacaktık. Eşimle kızım bu tırmanışı göze alamadıkları için bize katılmadılar. Bu etkileyici kale, 1982 yılından beri UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesinde yer alıyor.

Yarım saat sonra, tam bilet gişesinin açılacağı saat 7.00’de oradaydık. Bizden başka birkaç turist grubu daha vardı. Dinesh sabah erkenden kaleye tırmanmanın iyi olacağını söylemişti; çünkü ilerleyen saatlerde hem çok sıcak, hem de kalabalık oluyormuş. Bu da tabii ki kaleye çıkışı zorlaştırıyor. İkinci bir seçenek te gün batımına doğru kaleye çıkmak.

Sigiriya’ya giriş ücreti olarak 4200 Rupi yani 30 USD ödedim. Daha sonra büyük bahçeden geçerek, yaklaşık 1200 dik basamakla çıkılabilen kaleye tırmanmaya başladık. Önce kök boyayla yapılmış ve hala güzelliklerini koruyan duvar resimlerini gördük. Ne yazık ki doğa koşulları ve tahribattan dolayı günümüze çok azı ulaşabilmişti. Ardından tırmanışa devam ederek en tepeye ulaştık. Burada kalenin kalıntıları ile karşılaştık. Geriye fazla bir şey kalmamıştı ama çok güzel bir manzara gözler önüne seriliyordu.

Sigiriya, tarihi 1600 yıl öncesine giden bir şehir. Bu eski şehirde çok sayıda tapınak bulunmaktadır. Hikayesi ise şöyledir buradaki kale-sarayın. MS.477-495 yılları arasında hüküm süren Anuradhapura kralı Dhatusena’nın oğlu Kashyapa, babası ve kardeşini öldürerek çok arzu ettiği iktidarı ele geçirir ve sonrasında çok büyük bir kayanın üstündeki platformda bir saray yaptırır. Sarayın inşası yedi yıl sürer. Sonrasında burada sadece 11 yıl yaşamını sürdürebilir; çünkü sarayında huzur bulamaz. Bunun üzerine günahlarından arınmak ve Budanın kendisini affetmesi için birçok tapınak yaptırır. Kendisinin sarayı terk etmesinin ardından buraya keşişler yerleşir. Bu kaya günümüzde “aslan kaya” diye anılıyor. Kayanın ismi de, kaleye çıkan merdivenlerin başında yer alan birer aslan pençesinden geliyor.

Geri dönerken hem sıcak, hem de kalabalık iyice artmıştı. Özellikle Çinli turist gruplarının yoğunluğu dikkat çekiyordu.

srilanka - 14.jpg srilanka - 15.jpg

* Habarana’da Fillere Binme  :

Günün öğle yemeğine kadar olan ikinci etabında Habarana’daki otelimizden kısa sürede ulaştığımız göl kıyısındaki yeşil ve sulak bir alanda fillere binerek, yaklaşık 45 dakika süren bir tur yaptık. Çok zevkli ve eğlenceliydi.

Sri Lanka, küçük bir ada ülkesi olmasına rağmen, burada Hindistan’dan bile daha fazla fil var. Bu kadar çok filin bulunduğu bu ülkede, fillerle dolaşma önemli aktivitelerden bir tanesi. Sri Lanka’yı ziyaret edeceklere kesinlikle öneririm.

srilanka - 16.jpg

* Dambulla’daki Mağara Tapınaklar  :

Öğleden sonra, Habarana’nın biraz güneyinde kalan Dambulla’ya geçtik. Burada 1991’den beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alan Altın Tapınak başta olmak üzere mağara tapınakları görecektik. Dambulla, beş mağaradan oluşan bir kompleks. Tavan ve duvarları resimlerle kaplı bu mağaralarda Buda’nın 150’den fazla tasviri yer alıyor. Buradaki mağaralarda yer alan heykel ve duvar resimlerinin fotoğraflarını çekmek serbest.

340 metre yükseklikteki beş mağaranın girişine geldiğimizde, çevrenin doğal güzelliği gerçekten insana yorgunluğunu unutturuyor. Çevrede çok sayıda maymun dolaşıyordu. Bunlar yiyecek kapmak için fırsat kolluyorlardı.

Bu arada eskiden Dambulla’ya giriş ücretli imiş. Biz gelmeden iki hafta önce kaldırmışlar.  Aslında bu iyi oldu; çünkü ben de ören yerlerine giriş ücretlerinin oldukça yüksek olduğunu düşünüyordum.

srilanka - 18.jpg srilanka - 19.jpg srilanka - 17.jpg

Başkent Colombo’ya yaklaşık 200 km mesafedeki Anaradhapura, 1982’den beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer alıyor.
Singale Budistlerinin bu kutsal kenti, MÖ.377’den MS.1017’ye kadar adanın ilk başkenti olmuş. Bu dönem içinde imparatorluğun başına toplam 118 kral geçmiş.
Budizm Anaradhapura’ya MÖ.247 yılında gelmiş. O dönemin kralı Devansampiya Tissa, Buda’nın müridi Mahinda tarafından Budist olmuş. Böylece Budizm ülkede yayılmış.
Anaradhapura Sri Lanka’nın en büyük tarihi kenti. Aynı zamanda Budistler için kutsal bir mekan. İlk kez meraklı bir İngiliz tarafından 1820 yılında derin bir ormanlık alanda keşfedilmiş ve böylece bu mimari hazinenin kalıntıları ortaya çıkarılmış.
Buradaki tapınaklar ve Buda heykelleri her ne kadar bir sonraki başkent Polonnaruwa kadar iyi korunmuş olmasa da, yine Anaradhapura’daki ören yerinde önemli kalıntılara tanıklık edilir. Ören yerine giriş ücreti 3500 Rupi (25 USD).

* Dagoba Abhayagiri, MÖ.1 yılda kral Abhaya tarafından inşa ettirlmiş olan en büyük, en yüksek ve en güzel stupadır. 75 metre yüksekliğindeki stupa zaman içinde yıpranmış ve son dönemde restorasyon geçirmiştir.

srilanka - 1.jpg

srilanka - 2.jpg

* Ruwanweseliseya, MÖ:2 yüzyıla tarihlenen en meşhur dagoba

srilanka - 3.jpg

*Vijaya Bahus Sarayı, Anaradhapura’nın son kralı Vijaya Bahu I tarafından yaptırılmış.

* Kuttam Pokuna, iki ikiz arınma havuzuna sahip. Zaten ismi de oradan geliyor. İkisi de MÖ.5.inci yüzyıla tarihleniyor fakat mimarları farklı. Bu havuzlar zamanında Budist rahipler tarafından banyo yapmak için kullanılırdı.   

srilanka - 4.jpg

* Dagoba Jetavanarama, kırmızı tuğladan yapılma bu stupa, yapıldığında sit alanının en büyüğü idi. Stupanın ayağındaki dini küçük mekanda, yerde yatan bir Buda heykeli bulunuyor.

Dagoba Mirisavati,  Isuruminiya Tapınağı, Buda’nın Ağacı ve Mahasena Tapınağı bu sit alanında görülebilecek diğer yerler.

 Geldiğimiz günün öğleden sonrası Anaradhapura eski kentini gezip, ardından akşam saatlerinde Forest Rock Garden Hotel’e yerleştik. Saraydan bozma bu otel, doğa içinde son derece dingin bir atmosfere sahipti. Açıkçası tam bir dinlenme yeriydi. Burada bir gece konakladık.

*Aukana  :

Ertesi gün sabah erkenden Anaradhapura’nın güneyindeki Aukana’ya hareket ettik. Yolun bir kısmı bozuk olduğundan, 40 kmlik yol tam bir buçuk saat sürdü. Yolumuz üzerinde Kalawewa Gölü vardı. 87 km uzunluğundaki bu göl, bir kanal ile Anaradhapura’ya bağlanıyormuş. Gölün kıyısında çamaşır yıkayan kadınlara, balıkçılara rastladık. Gölün diğer tarafında ise karides çiftlikleri bulunuyordu. Ayrıca bu yol üzerinde çeltik tarlaları gördük. Rehberimizin söylediğine göre, göle bağlanan kanallarla buradaki tarım arazileri sulanıyormuş. İnekler, başı boş gezen çelimsiz köpekler yolda karşılaştığımız hayvanlar oldu. Aukana’ya vardığımızda yolu seyretmekten zamanın nasıl geçtiğini anlamamıştım bile

srilanka - 6.jpg

Tur güzergahına göre, biraz ters yönde kalan Aukana’ya gelmemizin tek bir sebebi vardı. Bu sit alanında göreceğimiz, adanın en eski ve en iyi korunmuş Buda heykeli. Ayrıca dünyadaki en büyüklerden bir tanesi. Kayaya oyulmuş ayakta Buda’yı tasvir eden bu heykel 15 metre boyundaydı. 5. yüzyıla tarihleniyordu. Heykeli gördüğümde, bu kadar zahmetli bir yola değdiğini anladım. Gerçekten görülmeye değer güzellikteydi.

Bu sit alanına girişte ödenen kişi başı ücret 750 Rupi yani 5 USD.

srilanka - 7.jpg

 Aukana’yı gezdikten sonra, tekrar Anuradhapura’ya doğru geri dönerek, oraya 13 km mesafedeki bir başka sit alanı Mihinthale’ye ulaştık.  Budizmin Sri Lanka’ya girdiği ilk yer olarak bilinen Mihintale, Anaradhapura’ya göre daha küçük bir alan yayılmış. Buna karşın daha yüksekte yer alan bir sit alanı.

Mihinthale’deki en güzel yapılardan biri Dagoba Ambasthale. Burada Budist rahip Mahinda (Buda’nın müridi ve onun öğretilerini yayan kişi) ile kral Thevanambiya karşılaşmışlar. Sri Lanka’nın ilk stupası olarak bilinir. Bu nedenle burası birçok hacının ziyaret ettiği kutsal bir mekan olmuş. Özellikle de adanın Budizme dönüşünün yıl dönümü olan haziranın dolunay zamanında. Basamakları tırmanarak eriştiğimiz dagobanın karşısında kralın heykelini görmekteyiz.

srilanka - 8.jpg

Aradhana Gala adlı kayasının tepesine tırmanıldığında, güzel bir manzaraya tanıklık ediliyor; özellikle de gün batımında çok güzel olduğu söyleniyor. Ama biz öğle saatlerinde bu sit alanını gezdiğimizden, bu şansı kaçırdık.

srilanka - 9.jpg

 Dört küçük tepe üzerinde yayılan sit alanında, Dagoba Mayasaya’nın bulunduğu tepeye tırmandık. Buradan da manzara güzeldi.

srilanka - 10.jpg srilanka - 11.jpg

Mihinthale’deki sit alanında hırsız maymunlara dikkat etmek gerekiyor. Bunlardan bir tanesi arkadan sessizce yaklaşarak, eşimin elindeki bisküvi torbasını kapıp kaçtı. Sonra da bir ağaca çıkarak içindekileri afiyetle yedi. Sonradan bu olaya bayağı güldük. Bizim için güzel bir anı oldu.

 

srilanka - 12.jpg

Akşamüstü saatlerinde iki gece konaklayacağımız Habarana’daki Hotel Elephas’a yerleştik.

Hindistan’a iki kez gitmiş ve bu ülkeyi çok sevmiştim. Şimdi sırada coğrafi yapısı sebebiyle halk arasında “Hindistan’ın gözyaşı” olarak anılan ve onun hemen güneyinde yer alan ada ülkesi Sri Lanka vardı. Tarihiyle olduğu kadar, doğasıyla da ön plana çıkan bu ülkeyi doğrusu merak ediyordum. Bazı giden arkadaşlardan metnini duyduğum bu adaya ailece yapacağımız seyahati sömestr tatili dönemine denk getirdim. Bunun için 10 günlük bir rota çıkardım. Buna dört günlük bir Maldivler seyahatini de ekledim. Bu kadar yol gitmişken, Sri Lanka’dan uçakla bir saat onbeş dakika uzaklıktaki bu doğa cennetini görmemek olmazdı

Sri Lanka’da bir şehirden diğerine geçerken otobüs ya da treni kullanabilirdik. Yalnız bu durum seyahatimizde bir hayli zaman kaybına yol açardı. Böylece gezmemiz gereken yerleri belirlediğim süre içinde yetiştiremezdik. Bu nedenle Sri Lanka’daki bir seyahat acentesiyle anlaşıp, oradan şöför ve rehberli bir araç almaya karar verdim. Türkiye’den yaptığım yazışmalarla My Sri Lanka Travel adlı acentesiyle anlaştım. Sahibi Sugath Gamini, benim rehber olduğumu  bildiği için, bana en iyi elemanı Dinesh’i gönderdi. Kendisi hem rehberlik yapacak, hem de aracı kullanacaktı. Qatar Havayolları’na ait uçak 24 Ocak sabahı başkent Colombo’ya indiğinde, Dinesh bizi havalimanında karşıladı. Kendisi son derece güleryüzlü ve samimi biriydi. Toyota marka van tipi aracımızla turun startını havalimanından verdik.

Bu turda Colombo gezisini son güne bırakmıştık. Bu nedenle önce Colombo’ya 200 km mesafede, ülkenin kuzeyindeki tarihi kent Anuradhapura’ya doğru devam ettik. Tarihte adanın ilk başkenti olarak bilinen Anuradhapura, aynı zamanda en büyük eski kenti. Buraya yolculuk 4 saat civarında sürüyor.

Sri Lanka Tur Güzergahım

Anuradhapura Eski Kenti – Aukana – Mihinthale
Sigiriya  – Dambulla Cave Temples
Habarana  (Fil binme – bir köy ziyareti)
Polonnaruwa Eski Kenti
Kandy
Pinnawala (Yetim filler merkezi) ve Kraliyet Botanik Bahçesi ziyaretleri
Nuwara Eliya   (Çay Ekim alanları – Şelaleler) – Yala Milli Parkı
Galle ve Unawatuna
Başkent Colombo

Genel Bilgiler   :

*21 milyon nüfusa sahiptir.
*65.610 km2lik yüzölçümüyle oldukça küçük bir ülke. Adanın kuzey ucundan güneyine olan mesafe 430 km iken, batıdan doğuya olan mesafe 220 km.
*Eski adı Seylan
*Başkent Colombo
*Ülke topraklarının çoğu düz. Adanın en yüksek noktası Nuwara Eliya yakınındaki 2524 metreyle Pidurutalagala.
*Ülkede  %70 Budist, %15 hindu, %7,5 çoğunluğu Katolik olan hıristiyan ve %7,5 kadar da Müslüman var.  Hıristiyan nüfusun çoğu kıyı şeridinde yaşıyor.
*Ülkenin resmi dili olan Sinhala, halkın %75’i tarafından konuşuluyor. Buna 1987’de Tamilce eklendi. Tamilceyi de halkın yaklaşık %18’i konuşmaktadır. Tamiller, Sinhaleler ardından ülkenin ikinci büyük etnik grubu. Adada İngilizce de yaygın olarak konuşuluyor.
* Para Birimi Sri Lanka Rupisi (LKR). 1 Euro = 156 LKR   /  1 USD = 144 LKR (Ocak 2016’da)
* Türkiye’den 2,5 saat ilerde.
* Çeşme suyu içilmiyor. Marketlerden şişe suyu temin edilmelidir . Otellerde her gün odaya her bir kişi için bir şişe su bırakılır.
* 30 güne kadar yapacakları turistik amaçlı seyahatlerinde, Türk vatandaşları vize almak zorundadır. Arzu eden vizeyi gitmeden önce internetten alabilirler. Bunun için sadece form doldurmak yetiyor. Ya da bizim gibi ülkeye giriş yaptıkları havalimanından alırlar.
* İnsanları son derece güleryüzlü, yardımsever, samimi ve sakin.

Sri Lanka’ya Nasıl Gidilir     :

THY başkent Colombo’ya direk uçuyor. Uçuş yaklaşık 10 saat sürüyor. Bunun yanı sıra Emirates’in Dubai aktarmalı ve Qatar Airways’in Doha aktarmalı uçuşları var.

Sri Lanka’ya Ne Zaman Gidilir  :

Sri Lanka’ya gitmek için Ocak sonu ile Nisan ayı arasındaki dönem tercih edilmelidir. Çünkü bu dönemde yağmur ihtimali oldukça düşüktür.

Sri Lanka’nın Meşhur 5’lisi :

* Fil    : Sri Lanka’da en çok görülen hayvan. Hindistan’dan bile fazla sayıda fil var Sri Lanka’da. Yaklaşık 3 bin tane fil olduğu söyleniyor. Adanın büyüklüğü göz önüne alındığında bu oldukça iyi bir rakam.
* Çay  : Sri Lanka (eski adıyla Seylan denince) ilk akla geln, üretilen mis kokulu çayları ve alabildiğine uzanan yemyeşil çay plantasyonları. Dünya pazarlarında Seylan olarak isim yapan çayın, ülke ekonomisindeki yeri çok önemli. Sri Lanka Çin, Hindistan ve Kenya’nın ardından dünyanın 4.ncü büyük üreticisi. Çay esas olarak Nuwara Eliya’da yetiştiriliyor. Burada bir çay fabrikası ziyareti yapılıyor.
* Kıymetli Taşlar : Sri Lanka çok değerli taşlardan bazılarını üreten bir ülke. Bunların başında Blue Safir (Mavi Safir) taşı geliyor. Dünyanın ilk üç büyük mavi safir taşları Sri Lanka’da bulunuyor. Ayrıca en büyük Yıldız Yakut, en büyük Kedi Gözü ve Alexandrit yine burada.
* Kriket  :Eski bir İngiliz sömürgesi olan ülkede en popüler spor krikettir.
* Baharat ve Şifalı Otlar : Çok çeşitli baharatların (tarçın, muskat…gibi)yetiştiği ülkede, aynı Hint mutfağında olduğu gibi yemeklerde baharat çok kullanılır.

Sri Lanka Tarihi  :

* Sri Lanka’nın ilk sakinleri 16 bin yıl kadar önce Hindistan’dan gelen Vedalar olmuş.
* Ada halkının çoğunluğunu MÖ.6.ncı yüzyılda Hindistan’ın kuzeyinden göç eden ve MÖ.247’de Budist olan Sinhaliler oluşturuyor. Hindistan’ın güneyindeki Tamil Nadu eyaletinden kopup gelen Hindu Tamiller ise ülkenin kuzeyine yerleşmiş küçük bir azınlık.
* Budizm, Sri Lanka’ya MÖ.247 yılında girmiş. Bu tarihte misyoner Mahinda, Hintli Budist imparator Asoka tarafından Sri Lanka’ya gönderilmiş. Mahinda, Anaradhapura kralı Devanampiya Tissa’yı Budist yapmış ve Budizm bu tarihten itibaren devlet dini olmuş.
* 16.ncı yüzyıldan itibaren ülkenin bazı kısımları sırasıyla Portekiz, Hollanda ve İngilizler tarafından idare edilmiş. Ama Kandy, Sinhale kültürünü korumayı bilmiş.
* 1796’da İngilizler adayı fethetmişler. 1815’te ise tüm ülke İngiliz kolonisi olmuş.
* 1818 ve 1848 yıllarında İngilizlere karşı başkaldırı gerçekleşmiş.
* 1948’de Seylan, Commonwealth (İngiliz Milletler Topluluğu)içinde kalmak şartıyla, tam bağımsız oldu. 4 Şubat ülkede Bağımsızlık günü olarak kutlanıyor.
* 1972’de Seylan adı Sri Lanka olarak değiştirildi. Ülkede Cumhuriyet rejimi kuruldu.
* 1983-2009 yılları arasında ülkede Sinhali milliyetçileri ile ülkenin kuzeyinde ayrı bir toplum olarak yaşayan Tamiller arasında 25 sene süren İç Savaş vardı

Sri Lanka Ekonomisi   :

Turizm ülke ekonomisinde önemli bir yer tutuyor. Ülkeyi yılda ziyaret eden turist sayısı 2,5 milyon civarında. En fazla Çinli turist geliyor. 2016’da ülkeyi gezerken Çinli turistin yoğunluğunu görünce, rehberimiz Dinesh’e nedenini sormuştum. Bana Çin hükümetinin Sri Lanka’da ciddi yatırımları olduğundan bahsetmişti. İki ülke arasında yapılan anlaşma gereği, bu yatırımların karşılığında, Çin hükümeti de kendi vatandaşlarını Sri Lanka’ya gitmeleri için teşvik ediyormuş.

Tarım, ülke ekonomisi için önemli olan bir diğer sektör. Başta çay olmak üzere, ülkede pirinç, hindistan cevizi, baharat, çeşitli sebzeler (lahana, havuç, fasulye, soğan, sarımsak, bal kabağı, domates, patates, pırasa…gibi), çeşitli meyveler  ( muz, ananas, papaya, mango,portakal, karpuz, çilek gibi..) yetişiyor.

Ülkede kauçuk üretimi önemli. Sri Lanka doğal kauçuğun dünyada ilk üreticilerinden. Çay gibi kauçuğu da bu ülkeye sokan İngilizler. Ülkede kauçuk fabrikası var. Ayrıca tekstil ve giyim sanayi bir diğer önemli sanayi dalı.

Değerli taşlardan safir üretimi ülkenin önemli bir gelir kaynağı.

Sri Lanka’da Alışveriş   :

Sri Lanka maskeleriyle meşhur. Birçok kentte maskeler satılsa da, maske atölye ve satış yerlerinin bulunduğu ve en iyi maskelerin imal edildiği şehir Ambalangoda. Galle’den Colombo’ya giderken yol üzerindeki bu şehirde, bir de maske müzesi bulunuyor. 1995’te kurulan bu müzede, birbirinden farklı maskeler sergileniyor. Hemen yanındaki çok güzel maskelerin bulunduğu Ariyapala And Sons adlı dükkandan biz de maske aldık.

Değerli taşlar (mavi safir), batikler, baharatlar, çay, ahşap oyma nesneler, çanak çömlekler, dantel bu ülkeden alınabilecek hediyelikler arasındadır.

Sri Lanka ile ilgili Bilinmesi Gerekenler :

* Tapınaklara ayakkabılar çıkartılarak giriliyor; ister çıplak ayakla, ister çorapla. Bu yüzden yanınızda bolca çorap ya da kolonyalı mendil getirmenizi tavsiye ederim.
* Budist tapınaklarda Buda heykellerine sırtınızı dönerek fotoğraf çektirmek yasak. Bu durum Buda’ya saygısızlık olarak nitelendiriyor. Bu yüzden biraz yan dönerek fotoğraf çektirmenizde fayda var.
* Otel odalarında “pencerenizi kapatın, maymun girebilir” uyarılarıyla karşılaşabilirsiniz.
* Dagoba, Sri Lanka’da stupalara (Budistlere ait bir tür tapınak) verilen isimdir.

Sri Lanka’da Yeme – İçme  :

Balık ve deniz ürünleri Sri Lanka mutfağından önemli bir yer tutuyor. Deniz ürünleri çok çeşitli ve ucuz. Balık ta bol ve çok yeniyor.
Hemen her yemeğin yanında ekmek yerine pilav getiriyorlar. Sri Lanka halkı için vazgeçilmez bir yiyecek.
Sri Lanka’da baharat yemeklerde bolca kullanılıyor. Zaten Hindistan mutfağının etkilerini görüyoruz. Baharatlar içinde en çok tercih edilen köri sosu. Örneğin köri soslu tavuk çok tercih edilen bir yemek.
Burada içilen bira Lion Larger. 625 mlt büyük şişede sunuluyor.
Muz, ananas, papaya, hindistancevizi, mango, rambutan, mangostan, dragon,  jack fruit gibi tropikal meyveler çok yeniyor. Bunun yanı sıra karpuz da tercih edilen bir meyve. Yollarda bu meyvelerin satıldığı tezgahlarla karşılaşıyorsunuz.

srilanka - A1.jpg srilanka - A2.jpg

Sri Lanka’daki UNESCO Dünya Mirasları :
*Ancient City of Polonnaruwa
*Ancient City of Sigiriya
*Sacred City of Anuradhapura
*Old Town of Galle and its Fortifications
*Sacred City of Kandy
*Sinharaja Forest Reserve
*Golden Temple of Dambulla
*Central Highlands of Sri Lanka

 

error: