Tag

Katmandu

Browsing

Katmandu Vadisi’nin Katmandu’dan sonra 250 bin civarındaki nüfusuyla ikinci büyük şehridir Patan. Katmandu’nun 6 kilometre kadar güneyinde kalan bu şehir, Bhaktapur kadar çekici olmasa da görülmeğe değerdir. Eski ortaçağ güzelliğini bir parça kaybetmiş olsa da, birbirinden güzel tapınaklarıyla dikkat çeker. Zaten Nepal’e yolu düşenlerin büyük çoğunluğu Katmandu, Patan ve Bhaktapur’u ziyaret etmeden bu ülkeden ayrılmazlar.
Başkent Katmandu’ya bitişik olan ve ondan Bagmati nehriyle ayrılan çok eski bir Newar şehri burası. Zanaatkarlar şehri olarak ta biliniyor. En iyi metal işçiliği burada. Diğer adı Lalitpur (güzellikler kenti anlamına geliyor) olan bu şehirde sanatçılar, entelektüeller yaşıyor.
Patan’a geldiğimde gezime ilk önce kentin merkezi Durbar Meydanı’na 200 metre mesafedeki Altın Tapınak’tan başladım.

*Altın Tapınak (Golden Temple)  :

Üç katlı pagoda biçimindeki bu tapınak Patan’ın en güzel eserlerinden biri. Şehrin zanaatkarları tarafından çok ince bir işçilikle yapılmış. Metal heykelleriyle dikkat çekiyor.

nepal - nepal.28.jpg

*Durbar Meydanı  :

Kentin kalbi. Katmandu ve Bhaktapur’daki gibi burada da farklı tanrılara adanmış on kadar tapınak ve kraliyet sarayı yer alıyor. Nepal Krallığı altında birleşmeden önce Katmandu Vadisi’nin bu üç şehrinin her biri bağımsız birer krallıktı.

Durbar Meydanı’ndaki sütun üzerinde kral Yogendra Malla’nın heykeli bulunuyor. Meydan her zaman kalabalık, canlı ve renkli Gezerken çeşitli insan manzaralarıyla karşılaşıyorsunuz.

nepal - nepal.29.jpg

*Krişna Mandir Tapınağı  :

Durbar Meydanındaki en güzel tapınak. 1637 yılında kral Siddhinarsingh Malla tarafından yaptırılmış. Diğer tapınaklardan farklı olarak taş oymalarla süslenmiş. Tapınağın üzerinde büyük bir sabırla işlenmiş göz alıcı figürler bulunuyor.

nepal - nepal.30.jpg

Diğer tapınaklar arasında ticaret ve iş tanrısına adanmış Bhimsen Mandir ile tanrı Şiva’ya adanmış Vishnatha Tapınağı’nı sayabiliriz.

*Kraliyet Sarayı   :

Kraliyet Sarayının içindeki avluda toprağa kazılmış sekizgen formda bir çeşme yer alıyor. Çeşmenin işlemeleri çok zengin ve göz kamaştırıyor. Ayrıca sarayın ahşap işlemelerindeki incelik hayranlık uyandıracak kadar güzel. Sarayda dikkate değer heykeller de var.

nepal - nepal.31.jpg nepal - nepal.32.jpg

Durbar Meydanı çevresinde dolaşırken bir Hindu tapınağı önünde dini törene rastladım. Tanrıya sunu yapılıyor, dualar okunuyor, tütsüler yakılıyordu. Bu töreni yakından izlemek gerçekten ilginçti.

nepal - nepal.33.jpg

Katmandu’da geçirdiğim üç günden sonra Katmandu Vadisi’nin en güzel şehri olan Bhaktapur’un yolunu tuttum. Burada bir gece konaklayacaktım. Bhaktapur aynı zamanda Katmandu ve Patan’dan sonra Katmandu Vadi’sinin üçüncü büyük kentiydi. Katmandu’nun yaklaşık 13 kilometre doğusunda kalan bu şehir, ortaçağ görüntüsünü bugüne kadar koruyabilmişti. İstisnai bir kültürel ve mimari mirasa sahipti. Bu yüzden çok etkileyici ve büyüleyici olan bu şehri mutlaka ziyaret etmek istiyordum.

Tarihine baktığımızda Bhaktapur ilk kez kral Ananda Deva tarafından MS.9. yüzyılda kurulmuş. 18. yüzyıl başına kadar şehir tıpkı egemen bir ülke gibi sur duvarlarıyla çevrilerek korunmuş. Günümüzde halkının çoğunluğunu Hindu ve Budistler oluşturuyor.

Bhaktapur bir Newar (Katmandu Vadisi’nin yerlilerine verilen ad) kenti. Newari kültürüyle yoğrulmuş bir şehir. Bu kentteki yaşlıların çoğu resmi dil olan Nepali’yi anlamaz; Newari dilini konuşur.

UNESCO tarafından koruma altına alınmış bu görkemli şehir gerçek bir açık hava müzesi. Tapınakları, sarayları, meydanları ve daracık sokaklarıyla çok etkileyici. Burada dolaşırken kendimi çok eski bir zaman diliminde imişim gibi hissettim. Sanki eski bir zamana yolculuk yaptım. Sokaklarında kayboldum, meydanlarında dolaştım, Newar işçiliğinin en güzel örneklerini oluşturan ahşap mimarisini hayranlıkla seyrettim. Kısacası bu şehre hayran oldum.

Şehre giriş ücretli. 2014’de geldiğimde 1500 rupi ödedim. Biletimi alıp kale kapısını andıran bir kapıdan geçerek şehre adımımı attım. Önce beni şehrin merkezi kabul edilen Durbar Meydanı karşıladı.

*Durbar Meydanı   :

Bhaktapur’un en önemli ve en güzel meydanı. Bu meydanı 1993’te çekilen İtalyan yönetmen Bernardo Bertolucci’nin “Küçük Buda” adlı filminden hatırlayanlar olacaktır. Burada 1700’lü yıllarda yapılmış olan “”55 pencereli Kraliyet Sarayı” yer alıyor. Sarayın Altın Kapısı’ndan (Golden Gate) içeri giriliyor. İç kapının alınlığındaki ahşap oymalar muhteşem güzellikte.

nepal - nepal.16.jpg

nepal - nepal.17.jpg

Kraliyet sarayı dışında meydanda birbirinden göz alıcı tapınaklar ve onları süsleyen heykeller yer alıyor. Bunlardan biri de Siddhi Lakshmi Tapınağı. Kraliyet Saray’ının güney doğu köşesindeki bu tapınak 17. yüzyılda inşa edilmiş. Tapınağın yukarıya doğru yükselen merdivenlerinin başında erkek ve kadın hizmetkarlar var. Ayrıca diğer seviyelerdeki merdivenlerde atlar, gergedanlar, develer ve insan yüzlü aslanların heykelleri yer alıyor.

nepal - nepal.18.jpg

Vatsala Tapınağı, ahşap üzerine erotik figürlerin yer aldığı Pashupatinath Tapınağı, Silu Mahadev Tapınağı ve Jag Nath Tapınağı meydandaki tapınaklardan bazıları.

*Taumadhi Meydanı  :

Durbar Meydanı’nın yanı başındaki şehrin ikinci önemli meydanına geçtim. Taumadhi Meydanı’nda Newar mimarisinin güzel örneklerini görebilirsiniz. Çok çatılı tapınaklar var. Bunlar arasında en güzel ve en yükseği, üst üste sıralanmış beş çatıdan oluşan Nyatapola Tapınağı. 18. yüzyılda inşa edilmiş bu tapınağın merdivenlerinin iki yanında tapınağın koruyucuları sıralanmış. Fil, aslan, ejderha ve tanrıça heykelleri bulunuyor. Burada taşın ahşapla muhteşem uyumu gözleniyor.

nepal - nepal.19.jpg

Bir diğeri ise Bhairava Tapınağı idi. Girişinde iki aslan-ejderha ile korunan çok güzel bir tapınak. Gün batımında muhteşem gözüküyordu.

nepal - nepal.20.jpg

*Dattatraya Meydanı :

Taumadhi meydanından on dakikalık yürüyüşle ulaşılan Dattatraya Bhaktapur’un bir diğer güzel meydanı. Bu meydan kentin en eski kısmında yer alıyor. Buradaki en güzel yapı ise girişinde iki devasa koruyucu heykelinin yer aldığı Bhimsen Tapınağı. Ayrıca ahşap, bronz ve pirinçten heykeltıraşlık eserlerinin yer aldığı bir müze de var.

nepal - nepal.21.jpg

 *Pottery Meydanı :

Bhaktapur’da dolaşırken çanak çömlek ustalarına rastladım. İlkel çarkların ortasına yerleştirdikleri çamura döndüre döndüre can veriyorlardı. Yüzlerce seramik obje meydanda kurumaya terk edilmişti.

nepal - nepal.22.jpg

Bhaktapur’da İnsan Manzaraları :

Bhaktapur’un meydanlarında ve sokaklarında dolaştım. Bu arada çeşitli insan manzaralarıyla karşılaştım. “Good price” diye Buda heykeli, incik boncuk, paşmina satmaya çalışan satıcılar, yere serdikleri yaygıların üstünde lahana, soğan, domates  gibi çeşitli sebzeler satanlar, bir köşede uyuklayan ihtiyarlar, tapınağın merdivenlerinde sohbet edenler, rengarenk tezgahlarıyla meyve satıcıları………

nepal - nepal.23.jpg nepal - nepal.25.jpg nepal - nepal.24.jpg

Bhaktapur’u gezmeyi düşünen gezginlere küçük bir dipnot olarak iletmek istediğim, şehrin akşam saatlerinde tamamen karanlığa bürünmesidir. 2014 yılında bu şehri gezerken akşam yollar karanlıktı, elektrik yoktu. Şu anda değişen bir durum söz konusu değilse, gideceklerin yanlarında küçük bir el feneri bulundurması iyi olur.

Nagarkot   :

Ertesi gün otelden ayrılıp, rehberim Kishu ve şoförüm ile birlikte Bhaktapur’a 15 kilometre kadar uzaklıktaki dağ köyü Nagarkot’a doğru yola çıktım. Nagarkot’un Katmandu’ya olan mesafesi ise 32 km civarındaydı. Nagarkot’a yaklaşıldığında yol oldukça daralıyor ve virajlı.

Nagarkot’da rakım 2175 metre. Burası dünyanın en yüksek ve en büyük sıradağları Himalayalar’ın en güzel göründüğü yer. Batı doğu doğrultusunda uzanan Himalayalar Pakistan, Hindistan, Çin, Nepal ve Butan’dan geçiyor ve yaklaşık 2400 kilometre boyunca uzanıyor. Himalayalar’da 7 bin metreden yüksek zirveler var. Dünyanın en yüksek zirvesi Everest 8848 metreyle bunlardan biri.  Diğer zirvelerden bazıları Annapurna (8091 m) – Ganesh Himal (7406 m) – Langtang Lirung (7446 m) – Shisha Pangma (8012 m) – Gauri Shankar (7146 m).

Bazen sis bastığı ya da bulutların arkasına gizlendiği için Himalayaları her zaman görmek kısmet olmuyor. Bunun için en iyi dönemin Mart-Nisan olduğu söylenir. Benim şansıma hava o gün güneşli ve açıktı; sis yoktu. Böylece uzaktan da olsa karlı tepeleriyle bu görkemli sıradağları seyretme imkanım oldu.

nepal - nepal.26.jpg

Katmandu’ya dönerken küçük köylerden geçtik. Buğday ve çeltik tarlaları gördük. Yemyeşil ormanlık alanlar alabildiğine uzanıyordu. Rengarenk giysileri içinde çapa sallayan, sırtında ot taşıyan, evlerinde mutfak olmadığı için çeşme başında bulaşık yıkayan kadınlara rastladık.

nepal - nepal.27.jpg

Öğleden sonra Nepal’in başkenti Katmandu’nun küçük ve modern havalimanı Tribhuvan’a indim. Havalimanında beni anlaştığım acentenin yetkilisi karşıladı. Üç gün konaklayacağım 6 kilometre uzaklıktaki Radisson Oteli’ne giderken, Türkiye’deki gecekondu görüntülerini hatırlatan yerlerden geçtik. Sıvasız tuğla evler, üst katlardaki kolon demirleri filizlerine bağlanmış televizyon antenleri, evlerin arasına gerilmiş iplere asılı çamaşırlar bu manzaralardan sadece bazılarıydı. Sonuçta dünyanın fakir ülkelerinden birindeydim. Otele yerleşmenin ardından ilk işim hava kararmadan Thamel semtinde bir tur atmak oldu. Kentin bu renkli semti ve alışveriş merkezi yürüyerek ulaşabileceğim bir mesafedeydi. Katmandu’yu keşfetmenin heyecanını artık iyiden iyiye duymaya başlamıştım.

Katmandu 1350 metre rakıma sahip olup, Bagmati ve Bishnumati nehirlerinin birleştiği noktada yer alıyor. Orta yükseklikte dağlarla çevrilmiş. Ülkenin ekonomik ve kültürel başkenti olmasının yanı sıra, Ortaçağ’dan yeni çıkmış küçük bir şehir havasında. Bunun yanı sıra tapınaklar şehri olarak biliniyor. Burada UNESCO tarafından koruma altına alınmış çok sayıda Hindu ve Budist tapınağı bulunuyor. Katmandu’nun kalbi ise Durbar Meydanı’nda atıyor.
Nepal’de kalacağım dört gün boyunca, Katmandu Vadisi’nin üç önemli şehri olan Katmandu, Patan ve Bhaktapur’u gezecektim. Nüfusun büyük bir bölümünün kırsal kesimde yaşadığı Nepal’de, Katmandu Vadisi en verimli topraklara ve en kalabalık nüfusa sahip kısımdı. Kuzeyde dünyanın en yüksek tepesi Everest ile birlikte yüksek dorukların sıralandığı, güneyinde Hindistan sınırı boyunca Tarai Ovası’nın uzandığı bu vadi Nepal’in kalbiydi. Vadide yerleşim 14 yüzyılda Mallalar döneminde kral Jayashiti Malla tarafından Katmandu’nun başkent olmasıyla başlamıştı. Günümüzde ise burası gerek doğal güzellikleri ve gerekse mimarisiyle etkileyici bir görüntü sunmaktadır.

*Swayambhunath Stupa (Monkey Temple) :

Ertesi sabah erkenden Katmandu Vadisi’nin en önemli Budist tapınağı kabul edilen Swayambhunath Stupa’yı görmeye gittim. Kathmandu’nun 2 kilometre kadar batısında, Sengu’daki bu tapınak Budistlerin Nepal’deki kutsal hac yeriydi. Ülkenin en eski budist tapınaklarından biriydi. Bu kutsal mekan sabahın erken saatlerinden itibaren ibadet için gelenleri ve turistleri ağırlıyordu. Buda’nın lotus çiçeğini andıran ve her şeyi gördüğüne inanılan gözleri stupanın altın kaplama bölümünün üzerine işlenmişti. Bu bölümün üzerinde Nirvana’ya ulaşmanın kademelerini simgeleyen basamaklar yer alıyordu. Tepeden aşağıya sarkan iplerde ise dua bayrakları asılıydı. Budistler bu duaların rüzgarla etrafa taşındığına ve bu sayede sevap kazandıklarına inanırlarmış.

Stupa sadece Budizme özgü bir tapınak çeşididir. İlk kez Nepal’de MÖ.3. yüzyılda yapılmaya başlanmış. Tapınma stupanın etrafında yapılır. Budist hacılar stupanın etrafında ve saat yönünde Korlam adı verilen yürüyüşlerini yaparlar.

nepal - nepal.1.jpg

Budist tapınaklarında bulunan “Om Mani Padme Hum” (Sanskritçe’de Budistlerin kullandığı bir mantra) yazılı dua tekerlekleri gerek Budistler, gerekse ziyaretçiler tarafından döndürüldükçe iyilik, huzur ve barışın dünyaya yayıldığına inanılıyor. Budist rahipler bu dua tekerleklerini 360 derece döndürüyor ve tapınağı soldan sağa saat yönünde dönerek tavaf ediyorlar. Bu dua tekerlekleri ne kadar hızlı döndürülürse, o kadar çok iyilik, huzur, barış içeren mantralar etrafa yayılıyor. Ben de oradayken, dua terkerleklerini döndürmekten geri kalmadım. Ne de olsa bu dünyanın daha fazla iyilik, huzur ve barışa ihtiyacı var.

nepal - nepal.2.jpg

Burası Maymunlar Tapınağı olarak da adlandırılır. Nedeni ise tapınakta çok sayıda maymun bulunmasıdır. Tapınağın avlusunda koşturan, zıplayan, uyuklayan, kavga eden, bir şeyler yemekle meşgul olan maymunlar görürsünüz.

nepal - nepal.3.jpg

Alışveriş yapmayı düşünenler, tapınağın çevresinde sıralanmış hediyelik eşya dükkanlarına göz atabilirler.

nepal - nepal.4.jpg

Durbar Meydanı   :

Daha sonra eski Katmandu’nun merkezi kabul edilen ve bu kente gelen turistlerin ilk durağı olan Durbar Meydanı’na gittim. Her zaman renkli ve hareketli olan bu meydan Nepal’in bir açık hava müzesi gibiydi. Meydana adım attığımda buradaki tapınakların çokluğu açıkçası beni şaşırttı. Nereye başımı çevirsem bir tapınakla karşılaşıyordum. Bunların çoğu pagoda (kat kat yükselen tapınak şekli) stilindeki yapılardı. Hem Hindulara, hem de Budistlere hitap eden bu tapınaklar Şiva, Krishna, Ganeş, Vişnu gibi tanrılara adanmıştı. Yalnız bu tapınaklara Hindu olmayanlar giremiyordu. Sabahın erken saatlerinden itibaren tanrılarına dua etmek, onlara çiçek, tütsü ve çeşitli meyveler sunmak, adak adamak isteyen Nepallilerin bu meydanı doldurduğunu gördüm. Ayrıca meydanda çiçekten kolyeye, meyveden sebzeye çeşitli şeyler satmaya çalışanlara, açık havada saç tıraşı yapan berberlere, dua okuyan rahiplere, tapınağın basamaklarında oturmuş sohbet edenlere, dans eden kızlara rastladım. Kısacası bu meydanda farklı insan manzaralarına tanıklık ettim.

Durbar Meydanı’nda tapınak ve heykellerin yanı sıra bir de Kraliyet Sarayı yer alıyor. Bu meydan eskiden Nepal krallarının ikamet ettiği ve taç giydiği yermiş.

nepal - nepal.5.jpg nepal - nepal.6.jpg nepal - nepal.7.jpg

*Eski Kraliyet Sarayı (Hanuman Dhoka)  :

Durbar Meydanı’nın etrafındaki tarihsel yapıların en önemlisi olan bu saray 16. yüzyılda Mallalar tarafından inşa edilmiş. 17-19 yüzyıllar arasında kralların yaşadığı saray adını, Ramayana destanında adı geçen maymun tanrı Hanuman’dan almış. Tanrı Hanuman’ın sarayın girişinde bir heykeli var. Sarayın Hanuman kapısından geçerek on avludan ilkine, Nasal Chowk’a ulaştım. Burası kraliyet törenleri ve festivallerin yapıldığı en önemli avluydu.
nepal - nepal.8.jpgSarayın içinde birbirine bağlanmış avlular ve bunların çevresinde pagodalar, küçük tapınaklar bulunuyordu. Saraydaki ahşap oymalar aslı bozulmadan yenilenmiş; iç bölümler metal ve ağaç oymalarla zenginleştirilmişti.
2008 yılına kadar Nepal dünyanın tek Hindu krallığıymış. Son Nepal kralı Gyanendra Shah 2008’e kadar bu sarayda yaşamış. Sonrasında ise anayasal monarşi yerini cumhuriyet rejimine bırakmış. Bugün saray belli bir ücret karşılığında gezilebiliyor. Salı günleri ise kapalı. Bazı avlulara giriş yasak. Sarayın üst katına tırmandığınızda, burada Durbar Meydanı, Kathmandu şehri ve arkada dağ sıralarıyla güzel bir panorama karşınıza çıkıyor. Sarayın kapısında Gurkha askerleri nöbet tutuyor.
nepal - nepal.9.jpg*Kumari Evi    :

Durbar Meydanı’nda görmek istediğim dikkat çeken yapılardan biri de, yaşayan tanrıça Kumari’nin eviydi. Kumari adı verilen ve Hinduların yaşayan tanrıça olduğuna inandıkları küçük kız ailesiyle burada yaşamaktaydı. Kral Jaya Prakash Malla tarafından 1757’de inşa edilmiş ve girişinde iki aslan heykeli bulunan bu evin kapı ve pencerelerindeki oymaların zenginliği göz kamaştırıyordu.

Hindu ve Budistlerin yaşayan tanrıçası Kumari, Budist Shakya soyundan gelen 3-5 yaşındaki kız çocukları arasından rahipler kurulu tarafından seçilir. Seçim sırasında bu şartlara sahip kız çocukları zorlu bir sınava tabi tutulur. Ayrıca seçilecek kişide, tanrıçalığı taşıyabilecek bir olgunluğa sahip ruh hali ile bedensel bir eksikliğinin olmaması gibi şartlar aranır. Bu göreve seçilmek büyük bir onur olarak kabul edilir. Bu küçük Budist kız çocuğu bir kez seçildi mi, ilk adet gününe kadar Hinduların yaşayan tanrıçası olarak kalır. Kendisine ayrılan bu evde ailesiyle birlikte yaşar. Yılda sadece birkaç kez, o da dini törenler, festivaller sırasında dışarı çıkar. Okula gönderilmez. Onun dışında tüm zamanını evde geçirir. Sadece günde kısa sürelerle pencereden bakmasına izin verilir. Adet gördükten sonra ise görevden alınarak, yerine bir başka kız çocuğu yaşayan tanrıça olarak seçilir. 18. yüzyıldan beri bu gelenek Nepal’de sürmektedir.

Gerçekten çok ilginçti. İlk kez bir ülkede böyle bir şeyle karşılaşmıştım. Zaten sonradan araştırdım ki, Nepal dışında başka bir ülkede böyle bir gelenek yokmuş. Yaşayan tanrıçayı pencereden bile olsa bir kez görmek isterdim. Ama oradayken bu şansa sahip olamadım.

nepal - nepal.10.jpg  *Durbar Meydanı’ndaki Tapınaklar  :

Meydandaki çok sayıda tapınaktan birkaç tanesini şu şekilde sıralayabilirim :

Taleju (En eski ve en güzel tapınak)
Krishna
Bhagwati
Kasthamandap
Singha Satal
Maru-Ganesh
Nasal Devta
Machendranath Bahal

Thamel Semti  :

Thamel Kathmandu’nun görülmesi gereken semtlerinden biri. Son derece canlı ve renkli. Burası birbirine paralel ve kesişen sokaklardan oluşan üstü açık bir çarşı gibi. Daracık sokaklarda yan yana dizilmiş yüzlerce dükkanda takılar, şapkalar, heykeller, paşminalar, tahtadan yapılmış masklar, çeşitli heykeller, rengarenk kumaşlar, değerli değersiz renkli taşlar, tütsüler, taşlarla süslü küçük kutular ve bunun gibi daha birçok hediyelikler sergileniyor. Özellikle alışveriş meraklılarının mutlaka uğraması gereken bir semt.

Thamel’de dükkanların yanı sıra restoranlara, trekking turları düzenleyen turizm firmalarına, kitapçılara, kafelere de rastlanıyor. Ayrıca gece hayatı bakımından da hareketli bir semt. Bir şeyler içebileceğiniz ve güzel müzik dinleyip eğlenebileceğiniz barlar, publar mevcut. Kısacası burası turistlere hitap eden bir semt.

Katmandu’da Yeme – İçme  :

Katmandu’da lezzetli yemek yiyebileceğiniz restoranlar mevcut. Bunların çoğu Thamel semtinde toplanmış. Önerebileceğim mekanlardan biri, Everest Steak House. Biftekleri lezzetli, et konusunda en iyi yerlerden biri. Temiz ve beğenilen bir restoran.

Bir diğer restoran yine aynı semtteki Thamel House. Nepal mutfağından çeşitli yemeklerin sunulduğu güzel bir mekan. 19. yüzyıldan kalma restore edilmiş eski bir Newar evinde bulunuyor. Yemekler lezzetli ve denemeye kesinlikle değer.

Nepal ve Güneydoğu Asya mutfaklarından sıkıldıysanız ya da lezzetli bir İtalyan pizzası yemek istiyorsanız, Fire and Ice Pizzeria’yı öneririm. Çok tercih edilen bir mekan. Yalnız pizzaların porsiyonları bayağı büyük ve çoğu zaman bir kişiye fazla geliyor.

Bunların dışında Tibet, Çin, Hint, İtalyan başta olmak üzere farklı ülke mutfaklarına hitap eden restoranlar var.

Katmandu’da Gece Hayatı  :

Katmandu’da akşam takılabileceğiniz ve güzel müzik dinleyerek keyifli zaman geçirebileceğiniz barlar, publar mevcut. Bunların hemen hemen hepsi Thamel semtinde toplanmış. Önerebileceğim yerlerin başında Tom and Jerry geliyor. Bazı günler canlı müziğin de olduğu hoş bir mekan. Ayrıca Paddy Foleys İrish Pub, Sam’s Bar ve Rum Doodle Bar akşam gidebileceğiniz barlardan bazıları.

Paşupatinath  :

Katmandu için üç gün ayırmıştım. Swayambhunath Tapınağı, Durbar Meydanı, Thamel semti, Freak sokağı gibi belli başları gezdikten sonra, sıra Katmandu’nun  4 kilometre kadar doğusunda kalan ve tanrı Şiva’ya adanmış ünlü bir Hindu tapınağına geldi. Paşupatinath kutsal Bagmati nehrinin her iki kıyısına 17. yüzyılda kurulmuş. Ganj gibi kutsal olduğuna inanılan bu nehir, daha ilerde Ganj nehriyle birleşiyor. İşte bu yüzden Nepal Hinduları ölmek ve öldükten yakılmak için bu tapınağa geliyorlar. Hintliler için Varanasi ne ise, Nepalliler için Katmandu Vadisi’ndeki Pashupatinath öyle.

Hindu inanışının en kutsal tapınak komplekslerinden biri olan Paşupatinath’ın içine Hindu olmayanlar giremiyor. Ben de o gün 1000 rupi tutarındaki giriş ücretini ödedikten sonra, Bagmati nehrinin karşı kıyısındaki ölü yakma törenlerini izleyebileceğim yüksekçe bir platformun üzerine kadar gelebildim. Buradan ölülerin yakıldığı nehre inen kutsal basamakları (ghat) görebiliyordum. O gün bir ölü yakma töreninin ne yazık ki sonuna yetişmiştim. Başından itibaren bu ilginç töreni uzaktan da olsa izlemek isterdim.

Hinduların en büyük dileği öldükten sonra yakılmak ve küllerinin Bagmati nehrine savrulmasıdır. Ölüler “ghat” diye adlandırılan ölü yakma platformunda yakılır. Ölen baba ise en büyük oğul, anne ise en küçük oğul bu töreni yönetir. Ruhun yeniden dünyaya döneceğine inandıkları için Hindularda ölüm kötü bir şey değil, tam tersine doğum günü olarak kabul edilir. Ayrıca kadınlar dahil kimse ağlamaz; çünkü bir Hindu için ölüm yoktur.
nepal - nepal.11.jpg nepal - nepal.12.jpgOrada bulunduğum süre içinde kendini tanrı Şiva’ya adamış, tapınaktan hiç ayrılmayan yüzleri boyalı, saç ve sakalı birbirine karışmış sadhulara (kendini dünya nimetlerinden soyutlamış kutsal kişi) rastladım. Para karşılığı fotoğraflarının çekilmesine izin veriyorlardı. İsteyenlere dua okuyorlardı.

nepal - nepal.13.jpg

Bodnath Stupa    :

Pashupatinath’ı gezdikten sonra, rehberim Kishu ile onun yaklaşık 4 kilometre kadar daha ilersindeki Bodnath Stupa’yı görmeye gittim. Burası ilk gün gezdiğim Katmandu’daki Swayambhunat (Monkey Temple) kadar önemli sayılan Budist tapınaklardan biri. Kentin içinde yer alıyor ve çevresinde tarihi yapılar bulunuyor.

Çapı 100 metre olan dünyanın en geniş stupalarından biri. Buda’nın lotus çiçeğini andıran gözbebeklerini yansıtıyor.

Çin’in Tibet’i işgalinden sonra buraya çok sayıda Tibetli göçmen yerleşmiş. Tapınağın çevresinde Tibetlilerin evleri sıralanmış. Evlerin alt katlarındaki dükkanlarda Tibet’e özgü hediyelikler satılıyor. Açıkçası tapınak Tibetliler için çok kutsal. İnanç sahipleri dinsel geleneğe uygun olarak soldan sağa doğru yürüyüp stupa duvarının çevresini dolaşıyorlar. Beyaz ve yuvarlak formdaki büyük stupanın koyu sarı kubbesinden aşağıya sarkan binlerce renkli dua bayrağı var. Beyazlar bulutları, maviler gökyüzünü, yeşiller suyu, sarılar toprağı, kırmızılar ateşi simgeliyor. Bu dua bayraklarında Tibet duaları, dinsel metinler yazılı. Renkli kumaşlara yazılan bu duaların rüzgarla birlikte tüm evrene yayıldığına inanıyorlar.

nepal - nepal.14.jpg nepal - nepal.15.jpg

 

Dünyanın en yüksek sıradağları Himalayalar’ın gölgesinde kalmış bu gizemli ülke her zaman ilgimi çekmiştir. İnsanı etkileyen doğal güzelliklerinin yanı sıra, çok sayıda tanrı ve tanrıçanın mekan tuttuğu büyülü bir diyardır burası. Zaten gizemi de oradan gelir. Ayrıca tarih boyunca Çin ve Hindistan gibi iki büyük uygarlık arasında bir geçiş noktası olmuştur. Ama zaman içinde ticaret yollarının değişmesi ve bunun neticesinde ekonomideki eski canlılığın sona ermesiyle, günümüzde Nepal az gelişmiş yoksul ülkeler arasında yerini almıştır. Fakat yoksul olmasının yanı sıra halkı son derece gururlu ve mutludur bu ülkenin. Tüm fakirliğine rağmen, Nepal kesinlikle görülmesi ve hissedilmesi gereken bir ülkedir. İşte ben de bu ülkeyi keşfetmek ve halkını yakından tanımak için Nepal’i programıma aldım. Hindistan’ı gezdikten sonra, Yeni Delhi’den bindiğim Air İndia ile bir zamanlar dünyanın “aşk ve barış merkezi” kabul edilen ülkenin yolunu tuttum.

Genel Bilgiler  :

*Kuzeyinde Tibet (Çin Halk Cumhuriyeti), güney, doğu ve batısında Hindistan ile çevrilidir.
*Nepal dağlık bir ülkedir. Everest başta olmak üzere, dünyanın en yüksek on zirvesinden 8 tanesi Nepal’de. Everest 8848 metre.
*Ülkede 27 milyon civarında insan yaşar. Genç bir nüfusa sahip Nepal halkının neredeyse yarısı 20 yaşın altındadır.
*Yüzölçümü 147.181 km2.
*Başkent Katmandu. Rakım 1350 metre.
*Resmi dili Nepali (Hint-Avrupa dil ailesinden).Ülkede 100’ün üstünde etnik grup yaşıyor ve birçok farklı dil konuşuluyor. Newari veTibetçe çok yaygın. Bunun dışında hemen hemen herkes İngilizce konuşuyor.
*Resmi din Hinduizm. Halkın %90 kadarı Hindu. Diğer kalanların çoğu Budist. Biraz da Müslüman var. Sonuçta burası dinlerin iç içe geçtiği, Hinduizm ile Budizmin kaynaştığı bir ülke.
*Para birimi Nepal Rupisi (NPR)
2014’de 1 USD = 98 NPR / 1 € =134 NPR idi.  2018’de 1 USD = 113 NPR / 1 € =128 NPR
Havalimanı ve otellerde kurlar düşük. Katmandu’daki Thamel semtinde para bozurabileceğiniz çok sayıda döviz bürosu bulunuyor. Bu yüzden havalimanında sizi kısa bir süre idare edecek kadar küçük bir miktar bozdurun.
*Nepal Türk vatandaşlarına vize uyguluyor. Yalnız vizeyi havalimanında ilgili formu doldurarak kolayca, kısa sürede alabiliyorsunuz. Bir de yanınızda vesikalık bir fotoğraf bulundurmanız gerekiyor. Vize ücreti kalacağınız gün sayısına göre değişiyor. Benim gittiğim 2014 yılında 15 günlük vize için 25 USD ödemiştim.Bunun yanı sıra İstanbul’daki konsolosluktan da vizeyi temin edebilirsiniz.
*Türkiye’den 2 saat 45 dakika ilerde.
*Çeşme suyu ve açık su kesinlikle kullanmayın. Kapalı şişe su satın alın ve kapağını siz açın. Dişlerinizi bile bu suyla fırçalayın.

Nepal’e Ne Zaman Gidilir  :

Ekim ve Kasım Nepal’e gitmek için en uygun aylardır. Bu iki ayda tam bir bahar havası yaşanır; özellikle de kasım ayında. Dağlardaki görüş açıklığının yüksek olması nedeniyle, trekking için de idealdir. Buna hava şartlarının uygun olması nedeniyle Şubat-Nisan dönemini ilave edebiliriz.
Buna karşın Mayıs’dan itibaren sıcaklık artar. Toz fırtınaları rahatsızlık verebilir. Haziran-Eylül arasındaki dönem ise Muson yağmurları yüzünden kesinlikle önerilmez.

Nepal’e Nasıl Gidilir  :

Türk Hava Yolları’nın (THY) İstanbul’dan Nepal’in başkenti Katmandu’ya direk seferi var. Uçuş süresi yaklaşık 7 saat.
Bunun yanı sıra Qatar Airways’in Doha aktarmalı uçuşunu da tercih edebilirsiniz.
Bir de benim yaptığım gibi önce Hindistan’ın kuzey kısmını gezip; daha sonra başkent Yeni Delhi’den Katmandu’ya Air India ile uçabilirsiniz. Uçuş yaklaşık 1,5 saat sürüyor.

Nepal’in Tarihi   :

*Nepal’e ilk yerleşenler Tibet’ten gelen Moğollar ve Kuzey Hindistan’dan gelen Hint-Ari halkları olmuş. Sonraki göç dalgalarıyla Bihariler, Taruar, Tamanglar ve Newarlar gibi azınlık topluluklar da Nepal nüfusu içinde yerini almış.
*2008 yılına kadar Nepal dünyanın tek Hindu Krallığı imiş. Anayasal monarşiyle yönetiliyormuş. 2008’den sonra ise ülkede Cumhuriyet ilan edilerek çok partili siyasi hayata geçilmiş. Artık kral yok. Günümüzde Nepal’de Federal Demokratik Cumhuriyet rejimi hakim.
*Nepal deprem bölgesinde bir ülke. Eskiden birçok depremin yaşandığı bu ülkede, en son 2015 yılının nisan ayında başkent Katmandu’da 7,8 şiddetinde yaşanan büyük depremde birçok bina yıkılmış ve çok sayıda kişi de hayatını kaybetmiş.

Nepal’in Ekonomisi  :

Günümüzde Nepal dünyanın az gelişmiş ve fakir ülkelerinden biri. Nüfusun dörtte bir kadarı fakirlik sınırının altında yaşamını sürdürüyor. Ülkede işçilik oranı oldukça yüksek. Çalışmayan insanların hiçbir güvencesinin olmadığını söyleyebiliriz.

Halkın çok büyük kesimi tarımla uğraşıyor. Ülkenin büyük kısmı dağlık olduğundan, tarım  alanları ülke topraklarının beşte biri kadar. Özellikle dağlık alanlarda teraslı tarım yapılmaktadır. Katmandu Vadisi, Nepal’in en verimli bölgelerinden biri. Bu vadide pirinçten buğdaya, tütünden patatese kadar çeşitli ürünler yetişiyor. Nagarkot’a giderken buğday ve çeltik tarlaları gördüm. Ayrıca mercimek, arpa, mısır, şekerkamışı, jüt, çay ve elma başta olmak üzere çeşitli meyveler ve sebzeler yetiştiriliyor.

Ülkenin sanayisi zayıf. En önemli sanayi dalı tekstil. Bunun dışında tuğla, çimento, kimyevi maddeler, şeker, sigara, sabun ve alkollü içkilerin üretimi gibi sanayi dalları mevcut. Ayrıca küçük el işleri (ahşap ve metalden yapılma) yaygın.

Ülkede son yıllarda iletişim sektörü ve internet ortamı giderek gelişiyor.

Turizm ülkenin en önemli gelir kaynaklarından biri. Bu ülkeye çok sayıda Batılı turist geliyor. Bunların bir kısmı Katmandu, Bhaktapur, Pokhara Nagarkot gibi önemli şehirleri gezmek için gelenler. Bir kısmı da trekking ve dağ tırmanışları için geliyor. Özellikle trekking birçok turistin ülkeye gelme sebebi.

Nepal’de Alışveriş   :

Nepal’de satın alınabilecek çok şey var. Bunların başında çeşitli takılar geliyor. Değerli ve yarı değerli taşlardan yapılmış takılar(bilezikler, kolyeler, çeşitli aksesuarlar gibi….) göz alıcı.Yarı değerli taşların çoğu Nepal’den geliyor. Mercan, lapis, turkuaz gibi taşlar ise Hindistan ve Tibet’ten ithal ediliyor. Katmandu bir takı cenneti.
Takıların dışında buradan yün halılar, kilimler, çok güzel yün kazaklar, atkılar, şallar, tahtadan oyulmuş masklar, ufak tefek hediyelikler ve çeşitli baharatlar satın alabilirsiniz. Paşminalar da ilgi gören hediyelikler arasında.
Alışverişte pazarlık yapabilirsiniz. Yalnız çok abartmamak kaydıyla; makul bir fiyata kadar indirebilirsiniz. Elbette bu alışveriş yapacağınız dükkana göre de değişen bir durum. Bir de Nepal pahalı bir ülke değil. Uygun fiyatlara hediyelikler bulabiliyorsunuz.

Nepal’de Yeme – İçme   :

Nepal’in milli yemeği mercimek, pirinç ve baharatlı sebzeyle yapılan Dal Baat Tarkari. Nepalliler tarafından sıkça yeniyor; neredeyse her öğünde.
Newari (Katmandu Vadisi’nin yerlilerine verilen ad) mutfağına has yemekler ise oldukça lezzetli. Bunların başında Momoşa geliyor. Yak (Tibet sığırı) etiyle doldurulmuş hamur topaklarından oluşuyor. Nevariler eti çok seviyor. Bufalo ve keçi eti yaygın olarak yemeklerde kullanılıyor.
Nepal mutfağında Hint yemekleri de var. Bunlardan biri Tandoori adı verilen baharatlı tavuk eti.
Bir de Nepal komşusu olan Tibet’in mutfağından fazlasıyla etkilenmiş. Burada Tibet mutfağına ilişkin birçok lezzete rastlanıyor. Et ve sebzeyle yapılan bir tür mantı olan Momo bunlardan biri.
Nepal turistlerin ilgi gösterdiği bir ülke olması nedeniyle, burada birçok ülke mutfağına has yemeklerin pişirildiği restoranlar var.
Everest ve Gorkha Nepal’de en çok içilen yerel biralar. Bir de Tibet birası Chang var. Bunların dışında ithal biralar da mevcut. Rakşi ise Nepal’in geleneksel içkisi. Küçük yassı kaplarda sunulan bir çeşit rom.
Çay ulusal içkileri. Çayı sütle karıştırarak içiyorlar.

Nepal Halkı   :

Nepal güleryüzlü, hoşgörülü, iyi niyetli ve gururlu insanların ülkesi. Tüm yoksulluklarına rağmen her zaman gülümseyebiliyorlar. Fotoğraflarının çekilmesine hiç tepki göstermiyorlar; aksine gülümsüyorlar. Bu durumda onlara “namaste” deyip gülümseyerek karşılık vermek gerekiyor.

nepal - nepal-A.jpg nepal - nepal-B.jpg

  Namaste    :

 Nepal’de bulunduğum süre içinde bu sihirli sözcüğü sürekli duydum. Nepal’de en çok duyulan kelime bu. Önce iki elin avuç içleri birleştiriliyor; başparmakların uçları çeneye değerken, baş hafifçe öne doğru eğiliyor ve tam o sırada gülümseyerek “ namaste” deniyor.
Yanıtının gülümseyerek, son derece içten bir şekilde “namaste” olarak verilmesi gerekiyor. Bu kelime karşısındaki kişiyı bir tür saygıyla selamlama, ona merhaba, günaydın ya da ayrılırken hoşçakal demek oluyor.

nepal - nepal-C.jpg

Nepal’de Gezilmesi Gereken Başlıca Yerler :
*Katmandu Vadisi’nin birbirine yakın 3 şehri Katmandu – Patan ve Bhaktapur
*Trekking, doğa yürüyüşleri, dağ tırmanışları, yamaç paraşütü gibi çeşitli etkinlikler için Pokhara
*Himalayaları seyretmek için Nagarkot
*Buda’nın doğum yeri ve budizmin beşiği Lumbini

Nepal’deki UNESCO Dünya Mirasları  :
*Kathmandu Valley
*Sagarmatha National Park
*Chitwan National Park
*Lumbini, the birth place of the Lord Buddha

 

error: