Selanik kendimi iyi hissettiğim şehirlerden biri. Bunun nedenlerine gelince, Mustafa Kemal Atatürk’ün doğduğu evin bu şehirde olması, kendimi buraya yakın hissetmemi sağlıyor. Diğeri ise bu şehrin Kordon Boyu ile bana İzmir’i hatırlatması; özellikle de çocukluğumun İzmiri’ni.
Bu şehre ikinci kez geliyordum. İlk gelişim seneler önce 1997’deydi. Ama o günden bugüne pek bir değişiklik olmamış gibiydi. Sadece bazı yerlerde yeni barlar, kafeler, butikler açılmıştı. Tarihi yerler ise her zamanki gibi iyi korunmaya devam ediyordu. Atatürk’ün doğduğu ev dışında, burada bazı önemli Ortodoks kiliselerini ziyaret edecektim. Zaten bu şehirde görülmeye değer en önemli tarihi yapılar da işte bu kiliselerdi.
Selanik, Atina’dan sonra Yunanistan’ın ikinci büyük şehri. Ülkenin ise Pire’den sonra ikinci büyük limanı. Sanayi ve ticaret şehri. Belki tarihi bir kent değil; hatta modern yapıların yoğun olduğu bir kent ama Bizans kiliselerinin güzelliği dikkat çekici. Bunun yanı sıra son derece hareketli ve canlı bir şehir olması, benim gibi birçok kişinin Selanik’de keyifli zaman geçirmesine yol açıyor. Özellikle şehir yazın akşam saatlerinde hareketlenmeye başlıyor. Kordon Boyu’ndaki barlar, kafeler, restoranlar gerek turistler, gerekese Yunanlı gençler tarafından hınca hınç dolduruluyor. Eğlence geç saatlere kadar sürüyor.
Şehrin kozmopolit bir yapısı var. Bu şehrin tarihi geçmişiyle ilişkili. Selanik 15. yüzyılda Osmanlı Devleti’nin eline geçtikten sonra, giderek farklı uluslardan insanların yaşadığı bir kent haline gelmiş. Bu topluluklardan en önemlisi Yahudiler olmuş. 1492’de İspanya’dan kovulan Sefarad Yahudileri bu şehre gelip yerleşmiş. Uzun yıllar Selanik Akdeniz’in en önemli Yahudi metropollerinden biriymiş. Günümüzde ise buradaki Yahudi nüfus artık yok denecek kadar az. 1924’deki mübadele öncesi burada büyük bir Türk nüfusun da yaşadığını biliyoruz.
Selanik yürüyerek rahatça gezilebilecek bir kent. Kentin merkezi Aristoteles Meydanı. Gece ışıklandırması gayet iyi.
Kentin merkezindeki cadde ise Egnatias. Bu cadde Selanik kentini ikiye bölüyor. Bu hareketli cadde ve onun paralelindeki cadde ve sokaklar butikler, dükkanlar, restoranlar, barlar ve kafelerle dolu. Konaklayacağımız oteli de kentin merkezi olan bu bölgede seçmiştim. Öğle saatlerinde Tourist Hotel’e yerleşmenin ardından kenti keşfe çıktık. Tabii ilk başladığımız yer Atatürk’ün doğduğu ev oldu.
Selanik’de Kaç Gün Kalınır :
Selanik’i keyfini çıkararak gezmek için bu şehre iki tam gün ayırmalısınız. Tabii benim gibi yazın geldiğinizde, Selanik’e arabayla yaklaşık iki saat mesafedeki plajlarıyla ünlü sayfiye yeri Halkidiki Yarımadası’na da en az bir gününüzü ayırabilirsiniz.
Selanik’de Nerede Kalınır :
Selanik’de her bütçeye uygun çok sayıda otel var. Ben her yere yürüme mesafesinde olması açısından merkezi bir otel seçtim. Üç yıldızlı Tourist Hotel mükemmel konumu, ideal oda büyüklüğüyle bizim için uygundu. Kalite-fiyat dengesi de iyiydi.
Selanik’in Tarihi :
*Makedonya kralı II.Philip kazandığı zaferden sonra, bunu kutlamak için kızına Thessalonike (Tesalyalıların zaferi anlamına gelir) ismini vermiştir. Sonrasında Thessalonike Makedon general Kassandros ile evlenir. MÖ.315 yılında Kassandros’un kurduğu Selanik şehrine Thessalonike’nin ismi verilir.
*MÖ.2 yüzyılda Romalılar tüm bölgeyi fethettikten sonra, Selanik imparatorluğun doğu başkenti olur. Roma İmparatorluğu MS.395’de ikiye ayrıldıktan sonra, bu defa Bizans’ın İstanbul’dan sonra ikinci kenti olur.
*1430 yılında Osmanlı Selanik’i ele geçirir ve kent 1912 yılına kadar Türk hakimiyetinde kalır.
*1492’de İspanya’dan çıkartılan Sefarad Yahudileri Osmanlı tarafından bu kente yerleştirilir.
*1821-1827 yılları arasında Osmanlı İmparatorluğu’na karşı bağımsızlık mücadeleleri verildi. Selanik bu dönemde entrikaların döndüğü gizli şirketlerin, isyancıların, reformistlerin şehri oldu.
*1881’de modern Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk bu kentte dünyaya geldi.
*1917’de büyük bir yangın geçiren kentin üçte ikisi yandı.
*1923’de mübadele dönemi yaşandı. Burada yaşayan Türkler anavatana dönerken, Anadolu’da yaşayan Yunanlılar Selanik’e yerleşti.
*II.Dünya Savaşı yıllarında burada yaşayan 45 bin civarında Yahudi Almanlar tarafından Toplama Kamplarına gönderildi.
*1997’de Selanik Avrupa Kültür Başkenti seçildi.
*Selanik’de Yeme – İçme :
Selanik’te lezzetli ve damak tadınıza uygun yemek yiyebileceğiniz çok sayıda yer var. Zaten Türk ve Yunan mutfakları arasındaki benzerliliği sanırım söylemeye gerek yok.
Restoranların birçoğu Ladadika ve liman bölgesinde toplanmış. Bunlar arasında benim favori yerlerimin başında Sempriko adlı restoran geliyor. Yemekler oldukça lezzetli, servis iyi ve buna karşın yemek fiyatları da uygun. Kısacası ödediğiniz paranın karşılığını fazlasıyla alıyorsunuz.
Bir diğer mekan, restoranların arka arkaya sıralandığı sokağın sonunda, meydana bakan Full Tou Meze. Salataları, mezeleri ve deniz ürünleri lezzetli. Burada baby kalamarı öneririm.
Ayrıca buradaki meydanda ve sokak içinde çok sayıda restoran ve taverna var.
Selanik’te Beyaz Kule çevresinde de çok sayıda restoran bulunuyor. Eğer Yunan yemekleri yerine tercihiniz pizza, makarna gibi bir İtalyan yemeği olacaksa, bu bölgedeki Famigliano Pizza iyi bir seçim olabilir. Yine Beyaz Kule’yi karşıdan gören Zytoz Ntope bir diğer seçenek.
Kordon Boyu dediğimiz sahil şeridinde de gündüz ya da akşam yemeği sonrası keyifli zaman geçirebileceğiniz çok sayıda şık bar ve kafeler sıralanmış. Bunların bazılarında canlı müzik de var. Kısacası Selanik hoş vakit geçirebileceğiniz yaşayan, canlı bir şehir.
Selanik’de Gezilecek Yerler :
*Atatürk’ün Evi :
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün 1881’de doğduğu bu evi ziyaret etmek her Türk’ün arzuladığı bir şeydir. Ben de ilk gelişimde olduğu gibi, yeniden bu evi ziyaret etmekten dolayı mutluydum. Daha doğrusu bu sefer özellikle kızımın görmesini arzu ediyordum. Bunu gerçekleştirmiş oldum.
Günümüzde müzeye dönüştürülmüş olan bu üç katlı evde, Atatürk’ün şahsi eşyalarıyla birlikte, mobilyalar da sergileniyordu. Ama ikinci gelişimde üzülerek gördüm ki, restore edildikten sonra evin tarihi dokusu bozulmuş ve buradaki eşyaların büyük bir kısmı Türkiye’de başka bir müzeye nakledilmiş. Neredeyse birkaç parça dışında hiçbir şey kalmamış. Kısacası müze kuşa döndürülmüş. Eski halini bilenler, yeni halini gördükten sonra hayal kırıklığına uğruyorlar. Ama yine de burada bulunmak güzeldi.
*Galerius Rotonda :
Atatürk’ün Evi’nden kısa bir yürüyüş ile ulaşılan yuvarlak formdaki bu anıt mezar Roma İmparatoru Galerius’e aitmiş. 30 metre yüksekliğindeki bu tuğla yapı Galerius tarafından MS.306 yılında kendisinin gelecekteki anıt mezarı olarak yaptırılmış. Rotonda daha sonra kilise, ardından Osmanlı döneminde cami olarak kullanılmış. Selanik’deki bugüne kadar gelmiş tek minaredir.
*Galerius Takı :
Egnatia caddesi üzerinde, Rotonda’nın biraz ilerisindeki Roma İmparatorluğu döneminden kalma bir diğer anıt ise, 303 yılında İmparator Galerius tarafından Persler üzerindeki zaferin anısına yapılmış bu anıttır.
*Aya Sofya (Agia Sophia) Kilisesi :
Selanik’deki en güzel Ortodoks kiliselerinden biri. Kentin merkezindeki bu kilise İstanbul’daki Ayasofya ile aynı ismi taşıyor. Mimarisi de ona benziyor. İlk kez 8. yüzyılın ortasında inşa edilen kilise 1535’de camiye çevrilmiş. 1912’de Selanik’in tekrar Yunanistan’ın eline geçmesiyle yeniden kilise olarak kullanılmaya başlanmış. 1917’deki büyük yangına kadar böyle kalmış. İçinde 9 ve 10. yüzyıllara ait mozaik ve freskler barındırmaktadır.
*Agios (Aziz)Dimitrios Kilisesi :
Kentin bu en büyük kilisesi Selanik’in koruyucu patronu Aziz Dimitrios onuruna ilk kez 5. yüzyılda inşa edilmiş. Kilise 629-634 yılları arasında yangından zarar görünce yeniden inşa edilmiş. 13. yüzyılda ise tamamen restore edilmiş.
Aziz Dimitrios’un Roma İmparatoru Galerius’un emriyle Romalı bir asker tarafından öldürüldüğü yer kilisenin kripta kısmındadır.
*Beyaz Kule :
Kentin sembolü olan bu kule, 15. yüzyılda Türkler tarafından inşa edilmiş 8 km uzunluğundaki surların bir parçasıymış. 34 metre yüksekliğindeki kule, tarihte hapishane ve işkence odası olarak kullanılmış. 1826’da Sultan II.Mahmud isyan eden yeniçerileri burada öldürtmüş. Bu yüzden bu yapı tarihte önceleri Kanlı Kule olarak biliniyormuş. 1913’de Yunanistan’ın Selanik kentini fethetmesiyle kulenin bugünkü ismini aldığı söyleniyor.
Beyaz Kule, Kordon Boyu’nun son kısmında yer alıyor. Kule önünden bineceğiniz korsan teknelerinden biriyle yapacağınız 30 dakikalık tur sırasında, gerek Beyaz Kule’yi ve gerekse bu güzel sahili denizden seyretme keyfini yaşayabilirsiniz; Eğer tekneye binecekseniz, gün batımı saatine denk getirmeniz iyi olur. Tekneye giriş ücretsiz ama bira ya da bardak şarap gibi minimum 6-7 euro civarında bir içki almanız şart.
Bunların dışında zamanınız olursa Arkeoloji Müzesi’ni, Bizans Kültürü Müzesi’ni, Osmanlı döneminde 1444’de inşa edilmiş Bey Hamamı’nı gezebilirsiniz.
Ayrıca günümüze kadar gelmiş Bizans sur kalıntılarını görmek ve şehrin panoramik görüntüsünü tepeden seyretmek istiyorsanız, Aziz Dimitrios Kilisesi’nden yukarıya doğru tırmanmanızı öneririm. Burada 14. yüzyılda inşa edilmiş Vlatadon Manastırı’nı da ziyaret edebilirsiniz.
Eğer denize girilebilecek bir dönemde Selanik’e gidiyorsanız, Ege Denizi’ne uzanan üç parmaklı el görünümüdeki Halkidiki Yarımada’sına en az bir gün, hatta birkaç gün zaman ayırabilirsiniz. Plaj olarak ilk parmak üzerindeki Kallithea’yı önerim. Burası kum plajlarıyla ünlü güzel bir kasaba. Onun 4 kilometre öncesinde şirin ve pitoresk bir köy olan Afytos var.