Trinidad 1988’de UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne dahil edilmiş çok güzel bir kent. Havana, Varadero ve Santiago de Cuba ile birlikte, Küba’nın turistler tarafından en çok ziyaret edilen kentlerinden biri. Benim de her gidişimde ziyaret etmekten büyük keyif aldığım bir kent. Özellikle birbirinden güzel kolonyal yapılarıyla göz kamaştırıyor. Kentte kolonyal döneme ait 200-300 yıllık evler var.  Bunlar pastel renklerle boyanmış tek ya da iki katlı alçak evler. Evlerin dışında, Trinidad 19. yüzyıla tarihlenen kiliseleri, konakları ve sarayları da dikkat çekiyor.

Trinidad’ın parke taşlı dar sokakları labirent gibidir. Bazıları dik açılı dönüşlerle bitirken, diğerleri kıvrılır ya da çatallaşır. Bu da insanın yolları karıştırmasına yol açabilir. İnsan hangisinden geçip, hangisinden geçmediğini çoğu zaman bilemez. Sokakların eskiden korsanları engellemek için böyle tasarlandığı söylenir.

Trinidad’da pansiyonculuk (casas particulares) çok yaygın. Aileler odalarını turistlere kiralıyor. Akşamları onlarla birlikte yemek yiyip, sohbet etme imkanını buluyorsunuz. Böylece gereçek Küba yaşantısını da yakından görmüş oluyorsunuz. Trinidad’a ilk gelişimde ben de eşim ve kızımla birlikte bir Kübalı ailenin evinde kalmıştık. O zaman kızım daha 8 yaşındaydı. İki gün konakladığımız bu ailenin bize gösterdiği misafirperlik, ilgi ve samimiyet bizi fazlasıyla memnun etmişti..

Sonrasında üç kez daha Trinidad’a yolum düşse de, grupla ilgilenmekten o aileyi ziyaret etme fırsatı bulamadım. Eğer ileride ailemle Küba’ya bir kez daha gidersem, yine aynı ailenin evinde kalmak isterim. Böylece bizim için de nostaljik bir buluşma olur.

 Trinidad’a Nasıl Gidilir :

 Şehirler arası ulaşımda Küba’ya gelen turistler genelde “Viazul” adlı firmanın otobüslerini kullanıyorlar. Otobüsler gayet konforlu, temiz ve klimalı. Ben de ailemle yaptığım ilk Küba seyahatinde birçok şehri gezerken bu otobüsleri kullandım. Çok rahat ettik. Yalnız bazen yer bulmak sorun olabiliyor. Bu yüzen biletinizi son dakikaya bırakmamanızı tavsiye ederim. Özellikle de turistlerin fazla olduğu yüksek sezonda orada bulunuyorsanız.
Bir de diğer otobüs firması “Astra” var. Bu da daha çok Kübalılar tarafından kullanılıyor. Viazul’e göre çok daha ekonomik ama daha az konfora sahip ve saatleri pek uygun değil. Ayrıca birkaç gün öncesinden yer ayırmak gerekebiliyor. Çünkü tüm Küba halkı seyahat etmek için bu otobüsleri kullanıyor. Nedeni de trenin oldukça yavaş olması ve pek tercih edilmemesi.

Trinidad’da Gezilecek Yerler :

*Plaza Mayor    :

Trinidad’ın merkezi, kalbi. Bu meydanı Santisima Trinidad Kilisesi ve pastel renklere boyanmış beş konak çevreliyor. Meydanın ortasında dökme demirden parmaklıklarla çevrili palmiye ağaçları var.

*Santisima Trinidad Kilisesi :

Plaza Mayor’daki bu kilise 19. yüzyıl sonunda yapılmaya başlamış, fakat yeterli para bulunamadığı için tamamlanamamış. Çünkü o dönemde şeker kamışı piyasasında kriz varmış. Trinidad ekonomik bakımdan çökmüş, zenginlik kaybolmuş.

*Canterro Sarayı (Sivil Tarih Müzesi) :

Kolonyal döneme ait olan bu göz alıcı saray, 187-1830 yılları arasında inşa edilmiş. 1980 yılından itibaren müze olarak kullanılmaya başlanmış.
Simon Bolivar sokağındaki saray, Cuma hariç her gün saat 9.00-17.00 arası ziyarete açık.

*Iznaga Kulesi  :

Kule adını buradaki şeker kamışı tarlalarının, şeker fabrikasının sahibi, o dönemin en zengin kişilerin biri olan Iznaga’dan alıyor. Iznaga bu kuleyi 19. yüzyılda yaptırmış. Yaptırmasının amacı, idarecilerin buradan yakındaki tarlalarda çalışan köleleri izlemesini sağlamaktı. Buradaki çan da çalışma saatlerini belirliyordu. Fırtınadan dolayı düşmesinden korkulduğu için, çan yerinden çıkartılarak bahçeye konmuş.

Trinidad’da Konaklama :

Trinidad’da iki gece Hostal Casa La Milagrosa’da konakladık. Cespedes Parkı’na 200 metre mesafedeki bu evde çok rahat ettik. Ev sahipleri Milagros y Bury son derece samimi ve sempatikler. Odalar klimalı, yataklar rahattı. Yemekleri de beğendik. Burayı herkese rahatlıkla öneririm.

Trinidad’da Yeme – İçme :

Trinidad’da konaklamada nasıl bir çeşit pansiyonculuk olan aile yanında kalma ön plana çıkıyorsa, yeme-içme konusunda da ailelerin evlerinde işletilen küçük restoranlar yani paladarlar revaçtadır. Paladarlar Fidel Castro tarafından zamanında açılmasına izin verilmiş özel restoranlar olup, aile bireyleri tarafından işletilir. İşte Trinidad’da yemek yeme fırsatı bulduğum Paladar Estella buna en güzel örnektir. Kentin merkezi Plaza Mayor’daki bu paladar sadece akşamları açık. Mekan güzel, porsiyonlar doyurucu ve yemekler lezzetli. Kısacası akşam yemeği için çok iyi bir adres.

 

 

 

 

Write A Comment

error: