“Kentlerin Kraliçesi” diye tanımlanan Veliko Tarnovo, Bulgaristan’ın en güzel kentlerinden biri. Kentin içinden ve çevresinden kıvrılarak dolanan Yantra Nehrinin etrafında tepeye doğru kurulmuş. II Bulgar Krallığı döneminde (1185-1393) başkentlik yapmış. Özgür Bulgaristan Devleti’nin ilk Ulusal Meclisinin barındırmış olması, kentin tarihindeki gurur kaynağıdır.
Veliko Tarnovo, gerek ilginç konumu, gerekse yemyeşil çevresiyle dikkat çekiyor. Zaman içinde nüfusun artması şehirde yeni evlerin inşa edilmesine sebep olsa da, eski yapıları doğrusu iyi korumuşlar.
Veliko Tarnovo’yu gezmeye bir tam gün ayırdım. Önce eski kentin sokaklarında dolaştım; daha sonra ise kenti panoramik olarak görebileceğim Tsarevets Tepesi’ndeki kaleye çıktım.
Veliko Tarnovo’da Gezilecek Yerler :
*Gourko Sokağı :
Eski kentin bu en güzel sokağı, yılan gibi kıvrılarak uzanıyor. Sokakta 19. yüzyıldan kalma ahşap evler var.
*Sarafina House :
1861 yılında Gourko sokağında zengin banker Sarafina için inşa edilmiş Rönesans tarzında ahşap bir ev. Bugün Etnografya Müzesi olarak hizmet veriyor.
*Eski Çarşı Sokağı (Sarnovodska Charshiya) :
Veliko Tarnovo’nun çarşısı, dükkanları ve tüccarlar için yapılmış kervansarayı ile 19. yüzyılda büyüyen bir çarşı olmuş. Buradaki kaldırım taşlı Rakovski Sokağı, kente gelenlerin uğraması gereken bir yer. Özellikle alışveriş meraklılarının ilgisini çekecek olan bu sokakta, hediyelik eşya dükkanları var. Ayrıca çanak çömlek atölyeleri, kuyumcu, fırın, pastane, kafe, restoran gibi birçok dükkan ve işletme mevcut.
*Assen Anıtı :
II.Bulgar Krallığı kuruluşunun 800.yıl dönümü sebebiyle 1985’de açılmış bir anıt. Anıt 1185-1241 yılları arasında hüküm sürmüş dört çarın heykellerinden meydana gelmiş. Anıtın bulunduğu yere Stambolov Köprüsü’nden geçerek ulaşılır.
*Tsarevets Tepesi (Çarlar Tepesi) :
Kentin tepesinde kurulmuş olan kale stratejik bir öneme sahipmiş. 1186’da Çar Petur şehri başkent ilan edince, kraliyet sarayı ve aristokrat yerleşim birimleri buraya taşınmış. 1393’de bölge Osmanlı’nın eline geçince, kale de kaderine terk edilerek, zaman içinde enkaz haline gelmiş. Bugün kalede sarayın, evlerin, dükkanların, şapellerin kalıntılarını görebilirsiniz. Surların ise bir kısmı halen ayakta. En iyi korunmuş yapı yaklaşık 30 yıl önce yeniden yapılmış olan en tepedeki Aziz Kurtarıcı Kilisesi.
Girişi ücretli olan kaleden şehrin güzel bir panoramik görüntüsü hakim.
Veliko Tarnovo’ya Nasıl Gidilir :
Buraya ulaşmak için en iyi yol otobüse binmek. Sofya-Veliko Tarnovo arasındaki yaklaşık 225 kilometrelik mesafeyi otobüs 3 saat gibi bir sürede katediyor. Ben Sofya’dan buraya Bulgaristan’ın en iyi otobüs firması olan Biomet ile geldim. Ücret olarak 22 leva ödedim. Bir diğer alternatif firma ise Union İvconi. Ayrıca bu hatta çalışan başka otobüs firmaları da var.
Veliko Tarnovo’da Konaklama :
Kentin ana caddesi Stefan Stambolov üzerindeki Meridian Hotel Bolyarski’de konakladım. Fiyat-kalite dengesi çok iyi, odası oldukça büyük, temiz, konforlu bir otel. Merkezi olması avantaj. Personeli de her konuda iyi niyetle yardımcı olmaya çalışıyor.
Veliko Tarnovo’da Yeme – İçme :
Burada da Bulgaristan’ın diğer şehirlerinde olduğu gibi iyi restoranlar var. Öğlen yemek yediğim kentin ana caddesindeki Shtasliveca’yı öncesinde Sofya’da denemiş ve memnun kalmıştım. Şimdi de Tarnovo’daki şubesinde yedim ve yine yediğim yemekleri başarılı buldum. Özellikle pizzaları denenmeli. Oldukça büyük bir salonu olmasına rağmen, Cumartesi günü yer bulmak sorun olabiliyor. Rezervasyon yaptırmakta fayda var.
Akşam yemeği için önereceğim bir diğer restoran, eski çarşı sokağı Rakovski’deki Hadji Nikoli Inn. 19. yüzyılda inşa edilmiş eski bir han olan bu restoranın hem kışlık, hem de avlulu yazlık kısmı var. Bulgar ve Akdeniz mutfağından lezzetlerin sunulduğu restoranın yemekleri de, servisi de başarılı.