Bence Karadağ’ın tartışmasız en güzel kenti Kotor. Tarihi dokusu bugüne kadar çok iyi korunmuş. 1979’dan beri UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almakta olup, Güneydoğu Avrupa’nın en iyi korunmuş ortaçağ kentlerinden biri. Bu küçük tarihi kent Kotor Körfezi’nin kıyısında yer almakta olup, Venedik Cumhuriyeti tarafından inşa edilmiş surlarla çevrilmiş. Kentin mimarisinde Venedik etkisinin hakim olduğu görülüyor. Çok hoş mimarisi, güzel kiliseleri, taş evleri ve daracık sokaklarıyla görülmeye değer güzellikte bir kentten söz ediyoruz. Bu nedenle kenti çok fazla turist ziyaret ediyor.
Kentin en güzel yanı şüphesiz Kotor Körfezi. Burası Adriyatik Denizi kıyısındaki doğal bir fiyord olarak nitelendiriliyor. Doğal bir liman olan Kotor, dar boğazlarla birbirine bağlanan dört koydan oluşuyor. Kotor Körfezi’ni yukarıdan seyretmek için kaleye tırmanmak gerekiyor. En güzel manzarayı buradan yakalayabilirsiniz. Ayrıca sahil boyunca ilerlerken çok hoş manzaralarla karşılaşıyorsunuz.
*St.John Kalesi :
Kotor’a gelindiğinde ilk yapılması gereken şey, dağın tepesindeki kaleye çıkmaktır. Çıkış biraz zorlu, yaklaşık 45 dakika kadar sürüyor. En tepeye kadar çıkamayacak olsanız bile, kilisenin biraz daha üst noktasına kadar çıkmanızı öneririm. Tepeden manzara gerçekten nefis. Tüm Kotor kenti (eski ve yeni kent) ve körfezi ayaklarınızın altında uzanıyor. Bu nedenle çıktığınıza kesinlikle değiyor.
Kaleye sabahın erken saatlerinde ya da en azından öğleden önce tırmanmak, sıcaktan daha az etkilenmenizi sağlar. Ayrıca erken saatlerde çıkıldığında, çok daha güzel fotoğraf kareleri yakalarsınız. Kaleye çıkış ücreti kişi başı 8 euro.
*Eski Kent (Old Town) :
Kaleye çıktıktan sonra surlar içindeki eski kenti gezmelisiniz. Kent surları gerçekten görkemli. Eski kente üç kapıdan giriş yapabiliyorsunuz. Ana giriş batıdaki 16. yüzyıla tarihlenen Deniz Kapısı. Girdikten sonra mimari dokusu çok iyi korunmuş tarihi bir kent ile karşılaşıyorsunuz. Hayran kalmamak mümkün değil.
Üç kapılı bu küçük kenti korumak için dağlara doğru yapılmış olan surların uzunluğu 4,5 km. Deniz Kapısı’nın tam karşısındaki Saat Kulesi 1602 yılında inşa edilmiş. Kulenin bulunduğu ana meydanın çevresinde restoran ve kafeteryalar var.
Yaklaşık 2000 yıllık tarihi geçmişi olan bu kentte romanesk, gotik, Rönesans, barok gibi farklı mimari üsluplarla inşa edilmiş yapılar bulunuyor. Bunlar içinde kentin katedrali, kiliseler, ve saraylar yer alıyor. Yeşil pancurlu evleri ve daracık sokaklarıyla kentin Venedik’e benzer kısımları var.
Taş döşeli daracık sokaklarında ve bu sokaklara açılan küçük meydanlarda dolaşarak bu yapıları keşfedebilirsiniz. Yürüyerek kısa bir sürede eski kenti gezebiliyorsunuz. Daha sonra da bir kafeterya ya da restoranda oturarak hem yorgunluğunuzu atıp, hem de burada bulunmanın keyfini yaşayabilirsiniz.
*Aziz Triphon Katedrali :
Meydandaki Aziz Triphon Katedrali kentin en önemli ve en güzel yapılarından biri. Kentin koruyucusu Aziz Triphon onuruna 1166 yılında inşa edilmiş. Karadağ’daki iki Katolik katedralden biri. Romanesk üslupla yapılmış katedral, 1667’deki depremden ciddi şekilde zarar gördüğü için, yeniden inşa edilmiş. Fakat yeteri kadar fon bulunamadığından bir kulesi daha kısa kalmış. 1979’daki deprem de katedrale epey bir zarar vermiş. Sonrasında iç kısmı restore edilmiş.
*Aziz Luka Kilisesi :
Bir diğer meydandaki bu küçük kilise 1195 yılında İncil yazarlarından Aziz Luka adına inşa edilmiş. Kilisenin tabanında şehrin ileri gelenleri ile din adamlarına ait mezarlar bulunmaktadır.
Bunların dışında görülmesi gereken kiliselerden biri de bir Ortodoks Sırp kilisesi olan 1909 yılında inşa edilmiş St.Nicolas’dır. Bu kilise de küçük bir meydana bakmaktadır.
Kotor’da 15-18 yüzyıllar arasına tarihlenen, çoğunluğu barok mimari üslupla inşa edilmiş saraylar var. Bunlar günümüzde farklı amaçlarla kullanılıyor. Örneğin 1732 yılına tarihlenen Grgurina Sarayı bugün Denizcilik Müzesi (Maritime Museum) olarak hizmet veriyor.
Kotor’a Nasıl Gidilir :
Bu nereden geleceğinize bağlı. Kotor’da konaklamayı düşünüyorsanız, Podgorica havalimanından ya taksi ile ya da araba kiralayarak Kotor’a ulaşabilirsiniz. Araçla 1,5 saat kadar sürüyor.
Şayet bizim yaptığımız gibi Budva’da konaklıyorsanız, o zaman Budva otobüs terminalinden belli saatlerde kalkan otobüse binerek Kotor’a ulaşabilirsiniz. Budva-Kotor arası 23 km. Bu mesafeyi otobüsler trafik durumuna göre 30 ya da 45 dakikada alıyorlar. Yalnız sabah saatlerinde otobüsler bazen dolu olabiliyor. Ayakta kalmak istemiyorsanız, kalkış saatinden önce terminalde olmakta fayda var. Bileti otobüse binmeden, oradaki gişeden alıyorsunuz. Kişi başı 4 euro.
Hırvatistan’ın Dubrovnik kentinden de Kotor’a direk otobüs var. Yolculuk yaklaşık 2 saat sürüyor. Yine Bosna Hersek’in güzel kenti Mostar’dan da Kotor’a günde iki otobüs seferi olduğunu ve yolculuğun yaklaşık 6 saat sürdüğünü biliyorum.
Kotor’da Yeme-İçme :
Karadağ’ın özel bir mutfağı yok. Balık, deniz ürünleri ve İtalyan yemeklerinin servis edildiği Akdeniz mutfağı ağırlıklı restoranların çoğunlukta olduğunu söyleyebilirim.
Kotor Eski Kent’te daha önce birkaç kez yemek yemiş biri olarak, bazı restoran isimleri vermek istiyorum. Tabii gezerken keşfedebileceğiniz başka restoranlar da olacaktır.
İlk geldiğimiz gün öğlen yemek yediğimiz Konoba Scala Santa bunlardan biri. İç kısmı gayet güzel dekore edilmiş, ortaçağ havasında bir mekan. Hava sıcak olunca terasta oturduk. Balık ve deniz ürünleri ağırlıklı bir menü var. Bunların dışında tavuk, et, makarna, çorba gibi birçok seçenek var. Biz farklı soslarla hazırlanmış makarnalardan seçtik ve yediklerimizin lezzetinden memnun kaldık.
Bastion, Kotor’a ilk gelişimde akşam yemek yediğim, surların yanında güzel bir mekandı. Yine deniz ürünleri, balık ve Akdeniz mutfağı üzerineydi. Gerek yediğim balık, gerekse deniz ürünleri gayet başarılıydı.
Biraz pahalı olmasına rağmen, deniz ürünlerinin lezzetli ve manzarasının özellikle gün batımında çok güzel olduğu Galion bir diğer seçenek olabilir. Buraya ulaşmak için Eski Kent’ten marinaya doğru biraz yürümeniz gerekecektir.