Tokyo’dan Kyoto’ya hızlı tren Shinkansen ile geçtik.Tabii bunun için yine JR Pass’larımızı kullandık. Kyoto’ya gitmeden önce, birçok kişiden Japonya’nın en güzel şehri olduğunu duymuştum. Gezdikten sonra bu konudaki fikrim değişmedi. Gerçekten bu şehirden etkilendim. Özellikle tapınaklarına hayran kaldım.

Kyoto 1,5 milyon civarında kişinin yaşadığı bir şehir. Barış ve huzur şehri olarak adlandırılan Kyoto, kültürel açıdan tam bir hazine. Japon kültürünü tanıyabilmek için mutlaka ziyaret edilmesi gerekiyor. Zaten Japonya’ya gelmişseniz, Kyoto’yu ziyaret etmeden ayrılmak doğru olmaz. Tokyo kadar büyük bir şehir olmadığından daha rahat gezilip keşfedilebiliyor. Hatta Tokyo’nun kalabalığından sonra, buraya gelince kendinizi rahatlamış hissediyorsunuz.

Tarihine baktığımızda Kyoto’nun 794’den 1868’e kadar Japonya’ya başkentlik yaptığını görüyoruz. Muhteşem tepelerle çevrili Kyoto, II.Dünya Savaşı sırasında zarar görmeyen nadir şehirlerden biri olmuş. Bu nedenle günümüzde Japonya’nın en güzel eski yapılarını barındırmaktadır. Tapınaklar bu yapıların başında gelir. Ülkenin kutsal ve ruhani başkenti olarak kabul edilen şehirde 1650 Budist tapınağın ve 400 kadar da Şinto mabedinin olduğu söylenir. Bu tapınakların bazıları UNESCO Dünya Mirası olarak kabul ediliyor. Biz de bu şehirde geçireceğimiz 3 tam gün boyunca, zamanımız ölçüsünde bunlar içinden gezmek için en güzel ve etkileyici olanlarını seçtik.

Kyoto’da Ulaşım  :

Kyoto’da bir yerden bir yere ulaşmak için kullanabileceğiniz en rahat ve en etkili araç metrodur. Tokyo ve Osaka metrolarına nazaran çok daha küçük olan Kyoto metrosu 1981 yılında açılmış. Saat 05.30-23.30 arasında işliyor. Biri kuzey-güney, diğeri ise doğu-batı olmak üzere iki metro hattı mevcut. Çok derin bir metro değil; bu nedenle öyle uzun koridorlar yok. 2016’da minimum metro bileti fiyatı 210 JPY. Eğer gün içinde birçok kez metroyu kullanacaksanız, Tokyo kısmında belirttiğim gibi 24 saat geçerli bilet almanızda fayda var. Tüm metro hatlarında geçerli One Day Card 600 JPY idi.

Şehir içinde kullanabileceğiniz bir diğer ulaşım aracı ise otobüs. Özellikle bazı tapınaklara  otobüsle ulaşabilirsiniz. Eğer bir gün içinde birkaç tapınak gezecek iseniz, bizim yaptığımız gibi günlük otobüs kartı almanızı öneririm. Otellerde de satılan bu kartların ücreti 2016’da 500 JPY idi. Otobüse orta kapıdan biniliyor; ön kapıdan ise iniliyor. Eğer bilet alacaksanız, inerken şöföre para verip biletinizi alıyorsunuz. Eğer kart kullanıyorsanız, o zaman otobüse bindiğinizde kartınızı oradaki makineye sokup işletiyorsunuz. Kısacası burada sistem tersten işliyor.

Kyoto’da Gezilecek Yerler  :

*Kinkaku-ji Tapınağı (Altın Köşk) :

Kyoto’nun kuzey batısındaki Rakusai semtinde yer alan bu tapınağa ulaşmak için JR Kyoto istasyonundan 204 ya da 205 nolu otobüslerden birine binmeniz gerekir. Bir diğer alternatif ise Kawaramachi –Sanjo istasyonundan 59 numaralı otobüse binmektir. Otobüsten Kinkakuji-michi durağında iniliyor.

Şogun Yoshimitsu 1394’te tahtından feragat ettikten sonra, 1397’de Kitayamaden’i kendine ikametgah olarak yaptırmış. “Altın Köşk” anlamına gelen bu yer, Yoshimitsu’nun 1408’de ölümünün ardından, onun isteğiyle bir Zen Tapınağı’na dönüştürülmüş. O günkü tüm yapılar harabe haline gelirken, geriye bir tek Kinkaku-ji kalmış.

1994 yılında UNESCO Dünya Mirası’na dahil edilen tapınağın esas ismi Rokuon-ji. Tapınağın küçük gölün sularındaki altın sarısı rengindeki yansıması çok hoş. Çevresi ağaçlarla çevrili olan Kinkaku-ji, Japonya’nın en güzel ve en popüler tapınaklarından biri.
Her gün 09.00-17.00 arası ziyarete açık olan tapınağa giriş ücreti 2016’da 400 JPY idi.

Japonya - japonya.30.jpg

*Ryoan-ji Tapınağı  :

Kinkaku-ji’den ayrıldıktan sonra, karşıdaki duraktan 59 numaralı otobüse binerek, 1,2 kilometre ötedeki bir diğer tapınağa geçiyoruz. Ryoan-ji de diğeri gibi 1994’de UNESCO Dünya Mirası listesine dahil edilmiş güzel bir tapınak. Söylenenlere bakılırsa hafta sonu çok kalabalık oluyormuş. Bu yüzden hafta arası gelmemiz isabetli olmuştu. Çok fazla ziyaretçi yoktu.

Zen tarikatı Rinzai-shu’ya bağlı olan bu Budist tapınağı ve bahçeleri, 1473’de ağaçlıklı tepelerin eteğinde zamanın büyük derebeylerinden Hosokawa Katsumoto tarafından yaptırılmış. 1797’de yangın nedeniyle yıkılmış ve 19. yüzyıl başında tekrar inşa edilmiş.

Zen Bahçesi üç tarafı duvarla çevrili ve dikdörtgen formda. Yalnız içeriye girilmiyor; ana köşkün verandasından seyredilebiliyor. “Rock Garden” olarak bilinen bu bahçedeki 15 kaya, dünyanın adaları ve kıtalarını simgeliyormuş. Bahçenin her gün keşişler tarafından bakımı yapılıyor.

Tapınak her gün saat 08.00-17.00 arası ziyaret edilebiliyor. 2016’da giriş ücreti 500 JPY idi.

Japonya - japonya.31.jpg

Japonya - japonya.32.jpg

*Ninna-ji Tapınağı  :

Ryoan-ji Tapınağı’nı gezdikten sonra, bu sefer onun 800 metre güney batısında kalan Ninna-ji’ye geçtik. Bu da diğerleri gibi 1994’den itibaren UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan bir tapınak. Buraya ulaşmak için ister Ryoan-ji’den yürüyebilir; ya da 59 nolu otobüse binip Omuro-ninnaji durağında inebilirsiniz. Tapınak her gün st 9.00-17.00 arası ziyarete açık. Giriş ücreti 800 JPY idi.

Ninna-ji Tapınağı 886 yılında İmparator Koko tarafından yaptırılmaya başlanmış ve onun ölümünden sonra 888 yılında oğlu Uda Tenno yapıyı tamamlamış. Daha sonra da kendi yaşam tarzını değiştirip rahip olmuş. Meiji dönemine kadar tapınağın rahipleri imparatorluk ailesinden seçilmiş.

Tapınağa devasa Nio-mon Kapısı’ndan giriliyor. Buradaki heykeller Heian döneminin geleneğine göre Japon stilinde yapılmış.
Tapınağın içine girerken ayakkabılarımızı çıkarıyoruz. Tatamilerin (bir tür ince hasır) üzerinde yürüyerek odaları geziyoruz. En güzel olanı Shinden Salonu. Dikdörtgen panellerle çevrili üç odadan oluşuyor. Bu paneller üzerinde çok güzel resimler var.

Japonya - japonya.33.jpg Japonya - japonya.34.jpg

Buradaki Hokutei (Kuzey Bahçesi) muhteşem güzellikteydi. Söylenildiğine göre, sonbaharda kırmızı renge bürünen ağaçların yaprakları daha da muhteşem bir güzellik sunuyormuş.

Japonya - japonya.35.jpg

Oldukça büyük olan tapınak kompleksinde başka yapılarda var. Bunlardan biri de 1630 yılına tarihlenen 33 metre yükseklikteki beş katlı pagoda.

Japonya - japonya.36.jpg

*Nijo Şatosu   :

Ertesi gün sabah saatlerinde gezdiğimiz bu şato, 1603’te Tokugawa Şogunu İeyasu tarafından Kyoto’daki resmi rezidansı olarak inşa ettirilmeye başlanmış. Şatonun yapımı ise 1626’da Tokugawa Şogunu İemitsu tarafından tamamlanmış.

UNESCO Dünya Mirası listesindeki Nijo Şatosu’na Çin stilindeki görkemli Karamon kapısından giriliyor. Şatonun bahçesi çok hoş; etrafı yemyeşil. Buradaki göletin ortasında “Horai-Jima” adı verilen büyük bir adacık var.

Japonya - japonya.37.jpg Japonya - japonya.38.jpg

Şatodaki Ninomaru Sarayı zarif ve sade bir mimari stile sahip. Saraya ayakkabılar çıkarılarak giriliyor ve yerdeki “tatami” adı verilen hasırlarda yürünerek geziliyor. Saray 33 odadan meydana geliyor. Odaların duvarları çok güzel resimlerle süslü. Bunlar Kano adlı mimar ve onun okulundan yetişmiş öğrencilerin resim çalışmaları.

Japonya - japonya.39.jpg

Nijo Şatosu her gün saat 08.45-17.00 arası ziyarete açık. 2016’da giriş ücreti 600 JPY idi. Buradaki Ninomaru Şatosu’nu ise 9.00-16.00 arası gezebiliyorsunuz. Buraya Kyoto tren garından 9-50 ya da 101 nolu otobüslerden biriyle ya da metro ile (Nijo-jo Mae durağı) ulaşabilirsiniz.

*Kiyomizu Dera Tapınağı  :

Japonya’nın en ünlü tapınaklarından biri olan Kiyomizu Dera’yı öğleden sonra ziyaret ettik. Sağlı sollu dükkanların sıralandığı bir yaya yolundan geçerek, ağaçlarla kaplı yemyeşil bir tepenin yamacına inşa edilmiş tapınağa doğru tırmandık.

Kiyomizu Dera Tapınağı 139 ahşap kazık üzerinde bulunan terasıyla ünlü. 798’de inşa edilmiş bu terastan tüm Kyoto’yu tepeden izleme fırsatı buluyorsunuz. Görüntü muhteşem.

Tapınak Japonya’da popüler olan Budist tanrı Kanon Bosatsu’ya adanmış. Simgeleri lotus çiçeği ve su kabı. Birçok tapınakta olduğu gibi Japonlar dileklerini ve dualarını tabletler üzerine yazıyorlar.

Tapınağa ulaşmak için Kyoto tren istasyonundan 100 ya da 206 numaralı otobüse binip,  Kiyomizumichi ya da Gozo durağında iniyorsunuz. Tapınak saat 6.00-18.00 arası ziyarete açık. Giriş ücreti ise 300 JPY. Kyoto’nun bu en çok ziyaret edilen tapınağına hafta sonları çok kalabalık olduğundan hafta içinde ve öğleden sonranın son saatlerinde gelmek daha uygun.

Japonya - japonya.40.jpg Japonya - japonya.41.jpg Japonya - japonya.42.jpg Japonya - japonya.43.jpg

*Kyoto’da Görülmesi Gereken Diğer Tapınaklar  :

Tapınaklar şehri Kyoto’da birbirinden güzel çok sayıda tapınak var. Yukarıda bahsettiğim tapınaklar dışında aşağıda belirttiklerimi de  zamanınız ölçüsünde gezebilirsiniz.

-Toji Tapınağı
-Chion-İn Tapınağı
-Ginkaku-ji Tapınağı
-Daigo-ji Tapınağı
-Saiho-ji Tapınağı
-Daitoku-ji Budist Manastırı
Ayrıca Kyoto Ulusal Müze’sini de gezmenizi öneririm.

*Gion Mahallesi   :

Kyoto’daki meşhur geyşa semtidir. Bu şehre gelen herkesin görmesi gerekir. Geyşa kültürünün hissedilebileceği geleneksel evlerin ve dar sokakların modern unsurlarla kaynaştığı tarihi bir semttir burası.

Japonya - japonya.44.jpg

Japonya - japonya.45.jpg

Biz de Kiyamizu Dera tapınağından ayrıldıktan sonra, oraya çok ta uzak olmayan bu semte geldik. Bu semtteki sokaklarda dolaşırken tesadüfen bir geyşaya rastlamamız şans oldu. Özel ziyafetler ve toplantılarda misafirlerine hizmet etmek amacıyla profesyonelce eğitilmiş kadınlar olan geyşaları aslında sokaklarda dolaşırken görmek pek rastlanan bir durum değildir.

Geyşalar oldukça bilgili, kültürlü ve eğitimli kadınlardır. Erkek müşterilerine politika, sanat ve kültür konularında eşlik ederler. Geyşaların sabır, sebat, yetenek ve sırdaşlık gibi üstün nitelikleri vardır. Asla hafif kadınlar değillerdir. Hareketlerinde tamamen özgürdürler. Ama müşterileriyle ilişkileri sınırlıdır. Onlarla ilişkilerini belli bir düzeyde tutarlar. Daha genç ve daha az eğitimli olan stajyer geyşalara “Mayko” denir. Daima kimono giyerler. Saçları çok güzel bir şekilde, eski Japon stilinde taranmış olur. Yüzleri beyaza yakın solgun bir renge sahipken, dudakları ise kırmızı boyalıdır..

Japonya - japonya.46.jpg

Bu mahallede Japon geleneksel kültürünü yansıtan danslı, müzikli gösteriler organize ediliyor. Biz de Gion Corner’da bir saat süren bir Japon Show’una katıldık. Programda Maiko dansı, puppet show, eski müzik gagaku, çay seremonisi, ikebana gibi farklı gösteriler vardı. Kişi başı ödenen ücret 2.500 JPY idi.

Gion mahallesi’nde bir çay seremonisine katılmak, Japon stilindeki bir çay evinde bu deneyimi yaşamak isterdim. Çay seromonisinin en iyi yapıldığı yerler Kyoto’daydı. Fakat zaman yetersizliğinden bu mümkün olmadı. Çay seremonisine ilgi duyanların, Gion’daki bir çay evinde bu seremoniye katılmasını öneririm. Bunun için önceden rezervasyon gerekiyor. Buradaki çay evlerinden biri olan “En” Çarşamba hariç her gün açık. Seremoni saatleri 13-14 ve 19 olarak belirlenmiş. 45 dakika süren bu tören için, 2016’da kişi başı ödenen ücret 2.000 JPY idi. Biraz pahalı olsa da, bu ilginç deneyimi bir kez yaşamak için bu parayı vermeye değer.

Kyoto’da Alışveriş  :

Japonya tam bir alışveriş cenneti. Tokyo’da olduğu gibi Kyoto’da da alışveriş yapabileceğiniz çok sayıda mekan var.

Bunlar biri Kiyomizu Dera Tapınağı’na giden yaya yolu üzerinde sağlı sollu sıralanmış dükkanlar. Bu dükkanlarda çeşitli hediyelikler bulabilirsiniz.

Bir diğeri Teramachi Galerisi. 750 metre uzunluğundaki bu yaya yolu, Oike-dori caddesinden Shijo-dori caddesine kadar uzanıyor. Birçok mağaza ve butikle dolu olan bu galeride, ucuz elektronik ürünleri de bulabiliyorsunuz.
Nishiki yiyecek pazarını yürüyerek keşfedebilirsiniz. Bu canlı Pazar yeri Nishikinokoji sokağında.  Butikler, çiçekçiler, yiyecek ürünleri satan çok güzel dekore edilmiş dükkanlar uzun bir kapalı pasaj içinde yer alıyor.
Marutamachi’deki altı katlı mağaza Kyoto Handicraft Center popüler alışveriş merkezlerinden biri. Fiyatlar pahalı ama kalite oldukça iyi. Tax Free uygulaması var. Bunun için pasaportunuzun yanınızda olması gerekiyor. Samuray kılıçları, oyuncak bebekler, Japon çayı, sake, origami, magnet, çanak çömlek, çay ve sake takımları, vazolar, resimler gibi değişik hediyelikler bulabiliyorsunuz.
Ayrıca Gion semti çevresinde şık hediyelik eşya dükkanları bulunuyor.

Kyoto’da Yeme – İçme :

Kyoto’da kaldığımız Gimmond Kyoto Oteli karşısındaki sokak içinde yer alan Kishukura Honten adlı restoranı öneririm. İçeri girerken ayakkabılar çıkartılıyor ve sizi yer masasının olduğu bir sofraya alıyorlar. Zemin tatami ile kaplı. Temiz ve şık bir mekan. Özellikle et ve tavuk şişi (yakitori) burada çok lezzetli yapıyorlar. Önden içtiğimiz miso çorbası da başarılıydı.

Gontaro, Kyoto’nun merkezinde lezzetli yemek yiyebileceğiniz bir diğer güzel mekan.

Eğer Japon yemekleri dışında farklı bir lezzet arıyorsanız bir İspanyol restoranı olan La Masa iyi bir tercih olur. Bir İspanyol spesialitesi olan paella var. Ayrıca deniz ürünleri ve şarabını da beğendik.

Write A Comment

error: