Ertesi gün Batna’dan ayrılıp başkent Cezayir ve Oran’ın ardından ülkenin 3. büyük şehri olan Constantine’e geçiyoruz. 120 km civarında bir yolumuz var. Ama yollar düzgün ve ulaşım rahat. Her zaman olduğu gibi önümüzde bize eşlik eden polis arabası var. Kendimizi böyle daha güvende hissediyoruz.
Constantine’e vardığımızda kent merkezine gitmek için bir hayli zorlanıyoruz. Çünkü kent girişinde yoğun bir trafik var. Ne de olsa çevresiyle 950 bin nüfusa sahip büyük bir şehir burası.

Constantine ülke ekonomisinde önemli bir rol oynayan kent. Aynı zamanda meşhur bir üniversite kenti. İnsanı ilk bakışta etkileyen bir kent. Çünkü nehrin aktığı derin bir boğazın üzerinde kurulmuş ve bu boğazın her iki yanını birbirine köprüler bağlıyor. Bu yüzden kentten birkaç köprü geçiyor. Bu da Constantine’in “Köprüler Şehri” olarak anılmasının nedeni.

Kentin tarihine bir göz atacak olursak, MÖ.3. yüzyılda Constantine “Sirta” (Fenike dilinde kent anlamına geliyor) adıyla biliniyormuş. MÖ.313 yılında berberi kral Giugurta tarafından fethedilmiş. MÖ.107 yılında da Berberi kralı mağlup eden Romalıların eline geçmiş. 313 yılında İmparator Büyük Konstantin’in emriyle kent yeniden kurulmuş ve bu ünlü imparatorun ismini almış.
412 yılında Vandallar kenti yakıp yıkmışlar. Kısa bir süre Bizans idaresinde kalan kent  7. yüzyılda Arapların eline geçmiş. Kentte bir refah dönemi yaşanmış. 1529 yılına gelindiğinde Constantine’de Osmanlı İmparatorluğu hakimiyetini görmekteyiz.
1837 yılında Constantine Fransızlar tarafından ele geçirilmiş ve bu durum bağımsızlığın kazanıldığı 1962 yılına kadar sürmüş.

Cezayir - 28-Constantine.jpg

Gezilecek Yerler       :

*Emir Abdelkadaer Camii   :

Cosntantine’de ilk ziyaret ettiği yer oldu. 1994’de inşa edilmiş olan bu cami oldukça büyük ve göz alıcı bir yapı. Camiye ismi verilen Emir Abdelkader, 1832 yılında başlayan Fransız işgaline karşı büyük bir direniş göstermiş bir kahraman. Cezayir halkı tarafından çok sevilen bir kişilik.

*Anıt      :

Zafer Takı şeklindeki anıt, I.Dünya Savaşı’nda ölenlerin anınsa 2015’de inşa edilmiş. Buradan çok güzel bir Constantine manzarasına tanıklık ediliyor.

Cezayir - 30-Constantine.jpg

*Sidi M’Cid Köprüsü  :

Anıttan sonra eski kent merkezi Kasbah’a ulaşmak için 164 metre uzunluğunda, 175 metre yüksekliğindeki bu asma köprüden geçtik. Köprü ilk kez 1912 yılında inşa edilmiş. 2000 yılında ise yeniden yapılmış. Köprüden eski şehrin ve aşağıdaki Rhummel Boğazı’nın muhteşem bir görüntüsü hakim.

Cezayir - 31-Constantine.jpg

*El Kantara Köprüsü :

Sidi M’Cid Köprüsü’nün sol tarafında görülen bu köprü, Constantine kentinin en eski köprüsü. Roma döneminde bir su kemeriymiş. Yıkıldıktan sonra birçok kez yapılmış. Son yapılış tarihi 1863. 128 metre uzunluğundaki köprünün yüksekliği 125 metre.

*Rhummel Boğazı  :

Burası aşağıda nehrin aktığı bir vadi. Yukarıdan manzarası çok etkileyici. Bana ilk görüşte İspanya’nın Ronda kentini anımsattı. Constantine şehri Rhummel nehrinin geçtiği bir boğazın üzerinde kurulmuş. Gerçekten konumu çok ilginç ve etkileyici.

Cezayir - 32-Constantine.jpg

*Ahmed Bey Sarayı  :

Sidi M’Cid Köprüsü’nden geçip, eski kent Kasbah’a geldik. Kasbah camileri, medreseleri, “souk” diye adlandırılan çarşıları ve Osmanlı döneminden kalma avlulu saraylarıyla görülmeye değer güzelliktedir. Buradaki ilk ziyaretimiz saraylar içinde en güzeli Ahmed Bey Sarayı idi.

1825’de başlayan sarayın inşası 1827’de tamamlanmış. Ahmed Bey o dönemde Constantine şehrinin yöneticisiymiş. Kendisi başkent Cezayir’deki Dayı Hüseyin’e bağlı (1617-1830 Dayılar Dönemi) beylerden biriymiş. Bilindiği gibi Fransızlar bu kenti ancak 1837’de ele geçirebilmişti. İşte o zamana kadar Constantine’i Ahmed Bey idare etmiş. Ahmed Bey hem eşleriyle bu sarayda ikamet ediyor, hem de şehri buradan idare ediyormuş.

Bu çok hoş saray Osmanlı saray mimarisi tarzında inşa edilmiş. Merkezde tüm saraylarda olduğu gibi kemerli sütunlarla çevrili bir avlu var. İki katlı sarayın duvarlarını eski resimler süslemektedir. İskenderiye, Mekke ve Medine, İstanbul Sultan Ahmet Meydanı gibi….
Sarayın alt katında harem bulunuyormuş. Ahmed Bey’in 4 eşi varmış ve bunlardan sadece adı Fatima olan bir kızı olmuş.
Üst katta ise sarayın idiri kısmı bulunuyor. Ayrıca burada kadınların boş zamanlarını değerlendirdiği odalar yer alıyor. “Divan” zemin katta sarayın merkezinde yer alırken, buradaki küçük penrecelerden Ahmed Bey sarayda olup bitenleri izlermiş.

Cezayir - 33-Constantine.jpg Cezayir - 34-Constantine.jpg

Saraydan ayrıldıktan sonra, tam karşımızda Büyük Camii, onun da ilerisinde “souk” adı verilen çarşı başlıyordu. Çarşı içinden geçtikten sonra öğle yemeği yiyeceğimiz güzel ve büyükçe bir restorana geldik. Igherssan adlı restoran şık ve iki katlı bir mekan. Yemekleri lezzetliydi.

GUELMA       :

Constantine’de yenen öğle yemeği ardından, Cezayir’in sıcak su kaynakları ve hamamları ile meşhur Guelma kentine hareket edildi. Mesafe yaklaşık 110 kilometre. Otobüs bu mesafeyi 2 saat gibi bir sürede alıyor.  Yol gayet güzel; çift şeritli ve asfalt. Çevresindeki dağların yüksekliği 1400 metrelere ulaşıyor. Kışın bu tepeler karlı oluyormuş. Guelma’ya yaklaştığımızda karşımıza yemyeşil arazilerle kaplı nefis manzaralar çıkıyor. Doğa öylesine güzel ki….

Cezayir - 35-Constantine.jpg

Guelma 70 bin nüfusa sahip küçük bir kent. Constantine şehrinin doğusunda kalıyor. Kentte tarımsal faaliyetler ağırlıkta. Eskiden Kartacalılar ve Romalılar bu bölgeyi verimli topraklarından ötürü tahıl deposu olarak kullanmışlar.

Guelma’ya varışımızla birlikte buradaki Debagh Hamamı’nı ziyaret ediyoruz. Bizim turu organize eden Cezayir’deki acente Sara Voyages’ın sahibi de buralı. Oğulları Mohammed ve Abdülkadir tüm tur boyunca bizimle birlikteydiler. Tüm aile fertlerinin bizi Guelma’da karşılaması sürpriz oldu.

Burası sıcak su kaynaklarının oluşturduğu renkli travertenleriyle muhteşem bir görüntü sergileyen doğa harikası bir yer. Suyun sıcaklığı 96 derece civarında. Söylenildiğine göre sıcak su kaynaklarıyla bilinen bu şehirde Roma döneminden beri hamamlar varmış. Zaten ilk hamamları tarihte Romalılar kurmuştu. Bugün de Guelma halkı bu termal tesislerden faydalanarak bu geleneği sürdürmektedir.

Cezayir - 36-Constantine.jpg

*Roma Tiyatrosu   :

Ertesi sabah Guelma’daki bugüne kadar çok iyi korunmuş olan Roma tiyatrosu ziyaret edildi. Tiyatro 2. yüzyıl sonu ile 3.yüzyıl başına tarihlenen dönem içinde İmparator Septimus Severus tarafından yaptırılmış. 4500 kişi kapasiteli tiyatro 1902-1918 yılları arasında yeniden inşa edilerek çok iyi duruma getirilmiş. Bugün sadece çok az bir oturma sırası orijinaldir. Diğer taşlar sonradan Fransızlar tarafından konmuştur.
Tiyatronun hemen yanı başında bir de küçük müze var. Burada özellikle Roma dönemi heykeller ve steller (mezar taşları) sergilenmektedir.

Write A Comment

error: