Veliko Tarnovo’dan Bulgaristan’ın Karadeniz kıyısındaki kenti Varna’ya geçtim. Sofya ve Filibe’den sonra, 350 bin civarındaki nüfusuyla Bulgaristan’ın üçüncü büyük kenti olan Varna, aynı zamanda önemli bir liman. Türklerin de yaşadığı bu kentte, söylenildiğine göre Varna Üniversitesinde eğitim gören 35 bin öğrencinin % 10 kadarı Türkmüş.

Varna kilometrelerce kumsalları olan bir tatil kenti. Karadeniz bizim kıyılarımızda olduğu gibi burada hırçın değil; aksine çok sakin. Özellikle yazın çok sayıda turist denizden yararlanmak için buraya geliyor. Varna’nın merkezindeki upuzun kum plajından da denize girilebilmesi büyük rahatlık. İnsanlar denizden yaralanmak için arabayla uzun bir yol yapmak zorunda kalmıyorlar. Plajın karşısında ise yan yana restoranlar sıralanmış, özellikle taze lezzetli balık yiyebileceğiniz restoranlar bulunuyor.

Varna gece hayatı da renkli olan bir kent. Gece geç saatlere kadar yollar kalabalık ve tavernalardan gece kulüplerine kadar her türlü eğlence mevcut. İnsan burada kendini tatil modunda hissediyor. Belki de İzmirli olduğum için, ilk geldiğim andan itibaren Varna’da kendimi çok rahatlamış hissettim. Bir gece konakladığım Plaza Otelin kentin ana yaya yolu Slivnitsa sokağı üzerinde olması, benim için büyük kolaylık oldu. Buradan her yere yürüyerek kısa sürede ulaştım. Dükkanların, mağazaların, restoranların, kafelerin bulunduğu bir diğer ana yaya yolu ise Knyaz Boris idi.

Varna’da Gezilecek Yerler  :

*Varna Katedrali    :

Sofya’daki Alexander Nevski Katedrali’nden sonra Bulgaristan’ın ikinci büyük ibadethanesi. Osmanlı’dan bağımsızlığın kazanılmasında rol oynayan Rus askerlerinin anısına, Varna halkının bağışlarıyla 1886’da tamamlanmış. Soğan kubbeleriyle Rus kiliselerini andırıyor.

Bulgaristan - 31.jpg

*Ermeni Kilisesi  :

1842’de inşa edilmiş olan bu kilise 2003’de yenilenmiş. İçerisi son derece sade olan kilisede, Ortodoks kiliselerinde gördüğümüz ikon panosu yok. Sadece duvarlarda kilisenin ithaf olunduğu Aziz Sergis ile Hz.İsa’nın resimleri asılı.

Bulgaristan - 32.jpg

*Aziz Nicholas Kilisesi :

Kilise Rus vatandaşı Paraskeva Nicolau’nun bağışlarıyla inşa edilmiş. 1859’da yapımına başlanan kilisenin inşası 11 yıl sürmüş.

Bulgaristan - 33.jpg

*Arkeoloji Müzesi :

Gerçekten ziyaret edilmeye değer bir müze. Bulgaristan’ın en önemli ve en büyük arkeoloji müzesi. İki kat kırk odadan oluşan şehir merkezindeki müzede, 100 bin kadar tarihi eser sergileniyor. Müze, Bulgaristan’ın geçmişini keşfetmeye öncülük eden Çek arkeolog Karel Skorpil tarafından 1888’de kurulmuş.

Müzedeki en ilgi çekici bölüm, Varna’daki nekropolden çıkarılanlar. 1972’de keşfedilen nekropol, MÖ.4400-4200 arasında kullanılmış. Şimdiye kadar burada 308 mezar ortaya çıkarılmış. Bugüne kadar bulunan altın mücevherler dikkat çekici. Bir tek mezardan 850 parça altın obje çıkarılmış. Bunun dışında müzede Helenistik ve Roma dönemlerine ait objeler sergileniyor. Müzenin üst katı ise, Ortaçağ dönemi eserlerine ayrılmış. Çömlekler, silahlar, takılar, dini objeler gibi… Ayrıca 16-19 yüzyıllara arasına tarihlenen ikonlar var.

Müze Pazartesi hariç, diğer günler saat 10-17 arası ziyarete açıktır. Varna’da yeterince zamanı olanlar, 19. yüzyıla ait tarihi evlerden dönüştürülmüş Etnografya ve Tarih müzelerini de gezebilirler.

Varna’ya Nasıl Gidilir  :

Sofya – Veliko Tarnovo – Varna aynı hat üzerinde batıdan doğuya doğru sıralanmış üç büyük şehirdir. Bu nedenle arka arkaya gezilmeleri uygun olur. Zaten Sofya’dan hareket eden otobüsler önce Veliko Tarnovo’ya uğrayıp, oradan Varna’ya devam ederler.
Ben Veliko Tarnovo’dan Varna’ya Biomet firmasının saat 10.45’de kalkan otobüsüyle geldim. İki kent arasındaki 195 kilometrelik mesafe otobüsle  2 saat 45 dakikada tutuyor. Ödenen ücret 22 leva.

Varna’da Yeme-İçme  :

Varna’ya kadar gelmişken, balık yemeden olmaz. Kentin ana yaya yolu Slivnitsa sokağının hemen biraz ilerisindeki sahilde sıralanmış restoranlardan, fiyatı en uygun olanı Nord. Burada öğlen yediğim bir porsiyon istavrit tava çok lezzetliydi. Yanında soğuk bir bira içerek denizi seyretmek doğrusu keyif verdi. Ödediğim ücret sadece 9 leva (o günün parasıyla 18 lira). Bir de akşam gittiğim El Kapan adlı restoranı öneririm.

Bulgaristan - 35.jpg

Write A Comment

error: